karamsarlık diye bir pazar olmasının nedeni budur. | TED | هذا هو السبب في وجود هذا النوع من التشاؤم. |
Norveçli sosyal bilimci Evelin Lindner'in söylediği gibi, "karamsarlık güzel zamanların lüksüdür... | TED | وكما لاحظ عالم الإجتماع النرويجي إڤلين ليندنر، التشاؤم هو ترف الأوقات السعيدة... |
Zor zamanlarda, karamsarlık kendini doğrulayan, kendi kendine olan bir idam" | TED | لكن في الأوقات الصعبة ، فإن التشاؤم يصبح عبارة عن جرعة موت محقَّقٍ قائمة بذاتها. |
Göz kapaklarını kaldırabilirsin ama üzerindeki karamsarlık bulutunu kaldıramazsın. | Open Subtitles | بإمكانها رفع جفونك، لكن لاتقدر على إزالة غيمة التشاؤم التي تحوم حولك |
Ve bu karamsarlık yavaş bir şekilde paranoya ya dönüştü. | Open Subtitles | ببطء تفاقم هذا التشاؤم إلى جنون العظمة. |
Hayır, bence sorun karamsarlık değil tatlım. | Open Subtitles | لا، لا أعتقد... لا... لا أعتقد أنّ التشاؤم هو المشكلة، يا حبيبتي. |
karamsarlık hayatta kalma özelliği değildir. | Open Subtitles | التشاؤم ليس ميزة |