Siz kadınların ikisinden birisinin hayatı kardiyovasküler hastalık tarafından etkilenecek. | TED | واحدة من كل أمرأتين منكن سوف تصاب بأمراض القلب والأوعية الدموية خلال حياتها |
Yani sadece kardiyovasküler sistemde artmıyor. | TED | لذلك فأنه ليس ينشأ فقط في نظام القلب والأوعية الدموية. |
Stres, artan kan basıncı sonucu kardiyovasküler hastalığı arttırır. | TED | والإجهاد يزيد من أمراض القلب والأوعية الدموية كنتيجة لزيادة ضغط الدم. |
Seattle Pres'teki Stewart, en büyük problemin damarlar olduğunu ve gördüğü en iyi kardiyovasküler cerrahını sizin çaldığınızı söyledi. | Open Subtitles | الطبيب (ستيوارت) في "سياتل برس" قال لنا أنّ الأوعية هي المشكلة وأنّكم سرقتم أفضّل جرّاحةٍ قلبيّةٍ وعائية لديهم |
Sarı nokta hastalığı gibi yasal körlüğe ve beraberinde birçok kardiyovasküler problemlere yol açıyor. | TED | و يسبب العمى و الضمور العضلي و يجعلك عرضة لأمراض القلب و مشاكل الأوعية الدموية |
Bu sendrom bazı hastalıkların gelişim riskini arttırır. kardiyovasküler hastalık ve tip 2 diyabet gibi. | TED | الذي يرفع من خطورة الإصابة بحالات خطيرة كمرض القلب و الأوعية الدموية و الصنف الثاني من داء السكري |
Sağlıklı kalpleri olanlar için bu uygulama kan basıncını düşürebilir ve kardiyovasküler hastalık için risk faktörlerini azaltabilir. | TED | أما بالنسبة لمن يتمتعون بقلوب صحية، يمكن لهذه الممارسة خفض ضغط الدم وتقليل عوامل خطر التعرض للمرض القلبي الوعائي. |
kardiyovasküler eşik aşıldı. | Open Subtitles | لقد تَجاوزتْ الحد للدورة الدموية القلبية. |
Vücudunuzu da etkiler. Vücuttaki ana görevlerinden biri kardiyovasküler sisteminizi stresin etkilerinden korumaktır. | TED | بل في جميع جسدكم، وواحد من أكبر أدواره في جسدكم هو حماية نظام القلب والأوعية الدموية لديكم من آثار الضغط. |
Healthium diye bir vitaminin kardiyovasküler etkilerini düşünerek başlayalım. | TED | لنبدأ بالنظر إلى التأثيرات على القلب والأوعية الدموية لفيتامين محدد؛ الهيلثيوم. |
Araştırmalar gösteriyor ki işlek havaalanlarına ya da yoğun yol kenarlarına yakın yaşayan insanlarda kardiyovasküler rahatsızlıkların görülme olasılığı daha yüksek. | TED | أظهرت دراسات أنّ البشر الّذين يقطنون بقرب المطارات المُكتظّة أو الطرق السريعة المزدحمة لربما قد تنشط لديهم أمراض القلب والأوعية الدموية |
Kros çalışması. Daha iyi bir kardiyovasküler çalışmadır. | Open Subtitles | تدريب أفضل من أمراض القلب والأوعية الدموية |
Dün gece kardiyovasküler yetersizlik gelişmiş. | Open Subtitles | أعلن عنها الليلة الماضية مع انهيار القلب والأوعية الدموية. |
kardiyovasküler olarak stabil. | Open Subtitles | حالة القلب والأوعية الدموية مستقرة، ولقد تحسنت حالته كثيرًا |
Radyoterapi yüzünden kardiyovasküler komplikasyonlar oluştuğu için bir süredir St. Matthews'da kalıyor. | Open Subtitles | وهو حالياً ضيف سانت ماثيوز بسبب مضاعفات متأخرة في القلب والأوعية الدموية نتيجة العلاج الإشعاعي |
Kişiye özel alerjik tepkime, kardiyovasküler çöküşü tetikleyebilir. | Open Subtitles | إنه يخلق رد فعل تحسسي مُصمم خصيصاً للشخص قد يُؤدي إلى إنهيار القلب والأوعية الدموية |
Footbag* çalışmaları aslında harika bir kardiyovasküler egzersizi. | Open Subtitles | تُعد تمرينات للقدم وهي في الواقع رائعة للحفاظ على صحة القلب والأوعية الدموية |
Nörolojik, musküler ve kardiyovasküler anormallik de. | Open Subtitles | و{\pos(194,215)}ما من شذوذاتٍ عصبية أو عضليّة أو قلبيّةٍ وعائيّة |
Kocamın satmadığı kalan kardiyovasküler ilaçlarından aldım da... | Open Subtitles | أخذت أدوية لأمراض القلب الفائضة أحضرها لي زوجي لأنها لم تباع |
KARDİYOVASKÜLER ÖNLEME PROGRAMI, CLEVELAND KLİNİK SAĞLIK ENSTİTÜSÜ prosedürler, baypaslar, ilaçlar. | Open Subtitles | المجازات القلبية و الأدوية الباهظة الثمن، |