"katlanılmaz" - Translation from Turkish to Arabic

    • يطاق
        
    • يحتمل
        
    • يُطاق
        
    • تطاق
        
    • تحتمل
        
    • يُحتمَل
        
    • لايطاق
        
    • لا تُحتمل
        
    • تُطاق
        
    Anneler buraya geri döndüklerinde, bunalım katlanılmaz seviyede oluyor. Open Subtitles بعد عودة الأمّهات إلى هنا، يكون الاكتئاب لا يطاق تقريباً
    Hayatının monotonluğunu tekrar tekrar yüzüne vuran katlanılmaz birisi. Open Subtitles تذكير مستمر بالتكرار الذي لا يطاق وبالضجر الذي يملأ حياتها
    Ben de sana hayranım ve sen katlanılmaz derecede aleladesin. Open Subtitles أنا معجبة بكِ وأنت مسترجلة بشكل لا يحتمل.
    Elbette değil. Bu ufacık, tuğladan yapılma ofiste çalışıyor olmak katlanılmaz. Open Subtitles -بالطبع، فالعمل في مكتب ضيق كهذا لا يُطاق
    Henry kendinde değil, ve bu kadın hayatı daha katlanılmaz kılıyor, sadece bizim için değil tüm Fransa için. Open Subtitles هنرى ليس هنري.. وهذه المرأة تجعل الحياة لا تطاق ليس فقط من أجلنا ، بل من أجل فرنسا كذلك.
    Ancak bu tarz karışıklıkların sonuçları katlanılmaz hatta korkun olabilir. Open Subtitles ولكن النتائج من فعل كهذا قد لا تحتمل ومرعبة أيضاً
    - katlanılmaz biri biliyorum... Open Subtitles ـ أَعرف أنه لا يطاق ـ هذا ما أقوله
    Senin yüzünden bu iş katlanılmaz hale geliyor. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي سيجعل هذا لا يطاق
    Ama şimdi o tüm ofise karımın ailesel sorunlarımızı tek akşamlık da olsa yemeğe yansıtmadan gelemediğini söyleyecek olan katlanılmaz patronum. Open Subtitles ولكنه رئيسي الذي لا يطاق الذي سيخبر المكتب اللعين كاملاً أن زوجتي لا يمكنها تجاوز عشاء واحد بدون إدخال المشاكل العائلية الشخصية فيها
    - katlanılmaz bir şekilde can sıkıcı. Open Subtitles مملةٌ بشكلٍ لا يطاق
    katlanılmaz bir şey bu. Open Subtitles هذا لا يطاق , ثلاث قطط
    Ama bir seferde iki kızını da kaybetme düşüncesi işte bu katlanılmaz bir şeydi. Open Subtitles الشعوربفقدانابنتينمعاًكان كان لا يحتمل. أعتقد أن هذا يكفي لجلسة اليوم.
    Oturma odası sessiz bir sığınak olmalı ama katlanılmaz oldu. Open Subtitles يجب أن يكون المكان ملاذاً هادئاً. لكنه لا يحتمل.
    Baştan sona anlamsız, monoton karakterler ise katlanılmaz derecede can sıkıcı büyük bir topluluk gibi. Open Subtitles المشهدبأكملهأصبحفارغاوتافه... طاقمهمنالممثلين... مجموعة تذكارية مملة بشكل لا يحتمل
    Bak, sadece söylemek istiyorum ben bunun katlanılmaz bir hafta olacağını düşünmüştüm ve oldukça harika bir şekilde sona erdi. Open Subtitles إسمعي، كلّ ما أردتُ إخباركِ إيّاه هو أنّي ظننتُ بأنّ هذا الأُسبوع سيكون لا يُطاق و من ثمّ كان جميلاً جدّاً، لذا شكراً لكِ
    Durumumuz "katlanmaz" değil, katlanılmaz. Open Subtitles وضعنا ليس لا يُطلق بل لا يُطاق.
    Seninle hiç konuşmamıştım ve senin katlanılmaz göründüğünü düşünüyordum. Open Subtitles إننى لم أكن حتى لأتحدث إليك لقد ظننت أنك تبدو لا تطاق
    Neyse,yazarın şikeyetleri süreci katlanılmaz hale getiriyor. Open Subtitles على أية حال، شكاوي المؤلف تجعل العملية لا تطاق
    "fakat yaşamadan ölme düşüncesi katlanılmaz bir ızdıraptır." Open Subtitles لكن فكرة الاضطرار للموت بدون ان تحيا لا تحتمل
    Ve eğer hayat katlanılmaz bir hâle gelmişse, bir sonraki nefesi almayarak buna bir son verebilirler. Open Subtitles ...ولذلك بإمكانهم إنهاء حياتهم وقتما تصبح الحياة شيئاً لا يُحتمَل بعدم أخذ النَّفَس التالي
    Sana işkence etmemi katlanılmaz acılar vermemi istiyorlar. Open Subtitles إنهم يريدون مني أن أعذبك. و أسبب لك ألماً لايطاق.
    Duygular insanın işine gelmez ve çoğunlukla katlanılmaz olur ama inanır mısın şu anda beni rahatsız etmiyor. Open Subtitles العاطفة نادراً ما تكون مريحة وغالباً ما تكون لا تُحتمل. لكن لاحظت أنها لا تزعجني الآن.
    Her zaman, oldukça katlanılmaz birisin, değil mi? Open Subtitles أنتَ لا تُطاق بمعظم الوقت، أليس كذلك؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more