Şey, bu şey uzunlamasına katlanmış, tıpkı onu cebinde taşıyan biri gibi. | Open Subtitles | إنها ورقة مطوية بالطول وكأن أحداَ كان يحملها في جيبه |
Bunlar, istisnasız, katlanmış, bir kitap gibi. | Open Subtitles | كل هذه الخطابات ,بلا استثناء, اُخذت من اوراق كتاب مطوية مزدوجة |
Onunkiler mutlaka temiz, dikkatlice katlanmış ve renklerine göre çekmecelerine yerleştirilmiş olmalıdır aynı aptal çorapları gibi. | Open Subtitles | فملابسه يجب أن تكون مطوية بإحكام وإتقان وتوضع في أدراج مرتبة الألوان مثل جواربه الغبية |
Yani, katlamayı nereden yapacağımızı belirleyerek form üzerindeki gücümüzü ortaya koyuyoruz, ama özünde katlanmış bir kübe bakıyorsunuz. | TED | حيث أننا نتحكم في الشكل بتحديد الموضع الذي نقوم فيه بالطي، ولكن أساسا ما ترونه هو مكعب مطوي. |
katlanmış havlu ile temiz havlu arasındaki fark çamaşırhaneye bir yolculuktur. | Open Subtitles | الفرق بين مناشفك المطوية ومناشف التنظيف في غرفة الغسيل |
Bir oyun kartı zarifçe ortadan katlanmış ve iki parça olacak şekilde yırtılmış. | Open Subtitles | بطاقة لعب واحدة مطوية بصورة ذكية من الوسط وتم تمزيقها إلى قطعتين |
Bana düzgünce katlanmış tuvalet kağıtları uzatabilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين أن تسليمني قطع مطوية مربعة من المناديل |
Yoksa özenle katlanmış bir halde dolaplarımıza sıkıştırılmış 500 tane eski bakkal kâğıt torbaları mı? | Open Subtitles | هنالك 500 حقيبة تبضّع مطوية بأناقة ومكدّسة في الخزانة |
İki gün sonra onu bağdaş kurup oturmuş ve bir ağaca bağlanıp kolları kucağına katlanmış vaziyette bulduk. | Open Subtitles | عثرنا عليه بعد يومين ,جالساً, أرجله متقاطعة مقيد إلى شجرة, أيديه مطوية في حُضنه |
- Kahve fincanı evyeye yakın düzgünce katlanmış bir kağıt peçetenin üstünde, baş aşağı duruyordu. | Open Subtitles | قدح قهوة مقلوب على منشفة ورقية مطوية بعناية قرب المغسلة. |
Kıyafetler düzgünce katlanmış, kimse etraftı dağıtmamış. | Open Subtitles | الملابس مطوية بشكل مرتب، إذا لم يفتشها أحد |
Yutağımda bir kart katlanmış. Bir, iki, üç kere. | Open Subtitles | ورقة واحدة مطوية في مريئي, مرة, مرتان, ثلاث مرات. |
Katlanır sandalye gibi tam anlamıyla ikiye katlanmış bir kadın gördüm. | Open Subtitles | رأيت امرأة مطوية حرفيًا مثل كرسي الحديقة |
Dört köşeli, kare şeklinde katlanmış bir kağıt ve içinde de, evet, küçük miktarda altın tozu veya altın varak. | Open Subtitles | وهناك ورقة مطوية من زواياها الأربع، تحتوي... كميّة قليلة من الذهب الخام |
Hayır, bu imkansız. Önceden katlanmış halde geliyor. | Open Subtitles | كلا, هذا مستحيل إنها تأتي مطوية مسبقاً |
Etiketler içe doğru katlanmış, değil mi? | Open Subtitles | -لا يا أختي العلامات تكون مطوية إلى الداخل، أليست كذلك؟ |
Bu çizgi figürden bir şekilde katlanmış şekli elde etmeliyim, aslının her parçasına bir kısım karşılık gelmeli, her bacağına karşılık bir çıkıntı/kulak. | TED | و من صورة العصا تلك، علي بشكل أو آخر أن أحصل على شكل مطوي بحيث يحتوي على جميع أجزاء المادة جنيح متحرك لكل ساق |
Önceki altısı gibi, bu kurban yarısı temizce katlanmış olarak bulundu. .. | Open Subtitles | مثل الستة الذين قبله أيضا كان مطوي الى نصفين |
Her şey sanki bunun eğitimini almışçasına güzelce katlanmış. | Open Subtitles | كل شيء مطوي بإتقان على الرغم من انها تخص مستخدماً متدرباً |
Yukarıda, hayatım. Yıkanıp katlanmış kıyafetlerinin hemen yanında. | Open Subtitles | إنها بالأعلى يا عزيزي، جانب ملابسك المغسولة المطوية |
katlanmış uçağı balona koyuyoruz. İstediğimiz yüksekliğe çıkması yaklaşık 3 saat alıyor. Verilen emirle 31.4 km'den bırakıyoruz. Uçağı açıyoruz ve her şey mükemmel bir şekilde çalışıyor. | TED | وقد وضعنا فيه الطائرة " المطوية " وقد حلق لمدة 3 ساعات لكي يصل إلى الإرتفاع المطلوب ومن ثم تم إطلاق الطائرة على إرتفاع 103000 قدم وقد حلقت الطائرة وتم كُل شيء على ما يرام |
İşte, geri döndüğümde pantolonum... çitin karşısında sanki katlanmış olarak... beni bekliyordu. | Open Subtitles | حسناً , وعندما عدت , مع ذلك كانوا موضوعين على السياج نوعاً ما بأنهم كانوا بإنتظارى |