Aldığımız bu anahtar kavramlar bir fikrin matematiksel yapısını oluşturuyor. | TED | ونستعمل تلك المفاهيم الرئيسية، وتكون لنا هذا الهيكل الرياضي لفكرة |
Ve nakil konusunda, kavramlar bütün bir organdan hücrelere kaydı. | TED | و في الزراعة ، المفاهيم تحولت من الأعضاء كاملة إلى الخلايا. |
Ve tabi ki kurtarılan hayat sayısı arttı, kavramlar yardımcı oldu. | TED | ومن الواضح أنه ازدادت نسبة انقاذ الحياة بمساعدة هذه المفاهيم |
Bunlar benim icat ettiğim kavramlar değil, geçmişte başkalarının ileri sürdüğü kavramlar. | TED | وهي ليست مفاهيم قمت باقتراحها ولكنها مفاهيم اقترحها آخرون من قبل. |
Ve sonuç olarak çok karmaşık kavramlar inşa edebilir. | TED | وبالنهاية، تتمكن من بناء مفاهيم معقدة للغاية |
Ov gerçekten önemli kavramlar | TED | هي في الواقع مجموعه مهمة جداً جداً من المفاهيم |
Bu sadece insanlara ve tarihlere indirgenmemiş, bunları kavramlar halinene de getirebiliriz. | TED | وليس قاصراً فقط على الناس أو التواريخ، لكن يمكن أيضاً وضعه في سياق المفاهيم. |
Dil karmaşıktır ve çeviride soyut ve nüanslı kavramlar anlamını kaybetiğinde, sonuçları felaket olabilir. | TED | اللغة معقدة بطبيعتها، وعندما تضيع المفاهيم المجردة أو المختلفة أثناء عملية الترجمة، قد تكون العواقب كارثية. |
Korsan oyunu, oyun teorisinden bazı ilginç kavramlar içerir. | TED | تتضمن لعبة القراصنة بعض المفاهيم الممتعة من حيثُ نظرية الألعاب. |
Bu gösterimlerin amacı aynı zamanda insanlara gerçekten önemli bazı istatistiksel kavramları hatırlatmaktır, ortalamalar gibi kavramlar. | TED | هدف هذه التصورات أيضاً هو تذكير الناس ببعض المفاهيم الإحصائية الهامة، مثل المتوسطات. |
Amerikan politikasında çok garip kavramlar ortaya çıktı. | Open Subtitles | هناك تطور مضحك في المفاهيم بالسياسة الأمريكية |
Peki bu kavramlar ne zaman gerçek gelmeye başladı? | Open Subtitles | ومتى أصبحت هذه المفاهيم حقيقيّة بالنسبة لك؟ |
Örneğin, "takım çalışması" ya da "dayanıklılık" gibi. Ya da karmaşık kavramlar, örneğin "kaynak kullanımı" gibi. Ya da anlamadıkları kelimeler, mesela "perspektif". | TED | وهذا مثل العمل الجماعي في الفرق الرياضية .. او سباقات التحمل .. او حتى المفاهيم المعقدة .. مثل تخصيص الموراد او المفاهيم .. او مثل هذه العبارات التي لا يعيها الاطفال .. |
Zamanda çoklama ve uzayda çoklama dediğimiz bu temel kavramlar, sanıyorum bizim beynimiz için de geçerli, fakat böcekler, bunun asıl ustaları bence. | TED | وهذه المفاهيم الأساسية للمضاعفة في الوقت والمضاعفة في الحيز، وأعتقد أن هذه الأمور حقيقية في دماغنا أيضاً، ولكن أعتقد أن المتقن الحقيقي لهذا هو الحشرات. |
Beyinlerin insana özgü şeyleri nasıl yaptığını anlama projesinin tümü, dil öğrenme, ve soyut kavramlar, ve diğer insanların düşünceleri hakkında düşünme, bunlar yepyeni. | TED | و مشروع الفهم بالكامل كيف تفعل الأمخاخ الأشياء البشريّة بشكل فريد، تعلّم اللّغة، و المفاهيم المجرّدة، و التّفكير في أفكار النّاس الأخرى ، ذلك جديد كلياً. |
Belki de... bu kavramlar... gençlere göre değildir. | Open Subtitles | ...ربما هذه ...المفاهيم ليست مناسبة للشبان |
İyi-kötü, doğru-yanlış gibi ahlaki kavramlar zihinsel yönden üstün insanlar için asla ayak bağı olmamalı. | Open Subtitles | المفاهيم الأخلاقية للخير و الشر للخطأ و الصواب لا تعوق المتفوقين فكرياً، -أتتذكر، (روبرت)؟ |
Cantor'un oynadığı kavramlar özü itibariyle kendisiye çelişen kavramlardı. | Open Subtitles | المفاهيم التي تلاعب معها (كانتور) كانت جوهرياً تُناقض نفسها بنفسها. |
Ve bana soracak olursanız, Gödel sabit kavramlar kümesi içinde, mekanik biçimde sıkışabileceğiniz bu resmi matematik anlayışını çürütmüştü. | Open Subtitles | وجهة النظر العرفية تلك في الرياضيات. بأنه يمكنك مجرّد النخر في مجموعة مفاهيم ثابتة. |
Yeni alanlar, sarsıcı kavramlar ve gerçekten yeni görüngüler bulmak için çok gelişmiş bir araştırmacı olmak gerekir. | Open Subtitles | لكي نكتشف حقولاً تطبيقية جديدة أو مفاهيم وظواهر حديدة جذرياً تلزمنا مهارات متطورة جداً في مجال البحث |
Bütün bunlar herkesin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplu tutuklama gibi konular üzerine sohbet etmeden önce bilmesi gereken temel kavramlar. | TED | وتعتبرُ كل هذه الأمور بمثابة مفاهيم أساسية يحتاجُ لأن يفهمها أي شخص قبل البدء في حوار عن السجن الجماعي في الولايات الأمريكية. |