| Şiddetli bir kavga ettik, sonra o beni dışarı attı ben de yürümeye başladım ve şimdi burada kayboldum. | Open Subtitles | تشاجرنا وطردتني. فبدأت أمشي والآن أنا تائه بوسط المدينة. |
| anayolun dışına çıkıp çevresinden dolaşmalıydım, ama şimdi kayboldum. | Open Subtitles | في الحقيقة، الطريق السريع كان مغلق وإنعطفت. أخشى أنّي ضائع. |
| kayboldum. Kenya'dan Güney Afrika'ya giden bir uçaktaydım ve nerede olduğumu bilmiyordum. | TED | لقد ضعت. أتذكر أنني كنت في طائرة ذاهبة من كينيا الى جنوب أفريقيا، ولم يكن لدي فكرة عن أين كنت. |
| Birden uyandım, çok korktum. Senin odanı ararken kayboldum. | Open Subtitles | إستيقظت وأنا مرعوبة لذا حاولت إيجاد غرفتك؛ لكني تهت |
| kayboldum, gökyüzünde kayboldum ve beni duyabilen kimse yok. | Open Subtitles | أنا تائهة تائهة في السماء ولا أحد يستطيع سماعي |
| Oraya gelip onu görmem lazım, ama geç kalacağım, çünkü burada kayboldum. | Open Subtitles | أحتاج الى الصعود هناك ورؤيتها لكنني سأتأخّر لانني ضائعة هنا |
| Dışarısı buz gibiydi ve hatırladığım kadarıyla doğru binayı bulabilmek için birkaç defa kayboldum. | Open Subtitles | كان الجو شديد البرودة، ضللت الطريق بينما كنت أبحث عن العنوان |
| Üçüncü gün. Kesinlikle ormanda kayboldum. | Open Subtitles | إنه اليوم الثالث و إنني بلا شك تائه في الغابة |
| Evet, aslında, ben biraz kayboldum. | Open Subtitles | أجل فى الواقع أنا تائه قليلا فى هذه اللحظه و لدى 3 ساعات متبقيه |
| Ben bir kez kayboldum, ama şimdi bulundum. | Open Subtitles | لقد كنت تائه يوماً .. لكنني وجدت نفسي الآن |
| Seattle'dayım ve kayboldum. | Open Subtitles | أنا ووودي أنا في سياتل و أنا ضائع بعض الشيئ |
| Uzun zamandır kayboldum. Yolumu bulamıyorum. | Open Subtitles | كنت ضائع لفترة طويلة لا استطيع ايجاد طريق الخروج |
| Sendeleyerek metrodan çıkan sarhoşu duydunuz mu "Ahbap, birilerinin bodrumunda kayboldum... | Open Subtitles | هل سمعت عن السكير الذي خرج مترنحًا من محطة القطار وقال: يا رجل لقد ضعت في قبو أحدهم |
| Topluluğu ararken kayboldum ve kendimi mutfakta buldum. | Open Subtitles | وقد ضعت بحثاً عن المجموعة وإنتهيت في المطبخ |
| Arkadaşlarımla buluşmam gerekiyordu, ama kayboldum. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل بعض الأصدقاء، لكني تهت. |
| Biraz kayboldum yoldayken, ama işte geldim. | Open Subtitles | لقد تهت قليلاً أثناء الطريق لكن ها أنا هنا |
| Anayolu bulmak istiyordum, ama tamamen kayboldum. | Open Subtitles | أنا أحاول إيجاد الطريق السريع وأنا تائهة |
| Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama ışığınızı gördüm ve kayboldum. | Open Subtitles | أعتذر عن إزعاجك، لكنّي أبصرت ضوءك وإنّي تائهة. |
| Ama polisler peşime düşünce kayboldum. | Open Subtitles | ثم أصبحت ضائعة عندما بدأت الشرطة تطاردني |
| Yanıma yeterince yemek getirmemişim. Şimdiden iki defa kayboldum zaten. | Open Subtitles | لم اجلب طعام كفايه ولقد ضللت طريقى مرتين |
| kayboldum. Yanlış bir tarafa döndüm sonra kapı arkamdan kapandı. | Open Subtitles | لقد كنت تائهه دخلت بمكان خاطئ و أُغلق الباب |
| Uyumuşum, sonra uykumda yürümeye başladım. Sonra kayboldum. | Open Subtitles | أسمع , لقد نمت وبدأت المشيء إثناء النوم , وتهت |
| Kuleden kaçıp kalabalığın arasına karışarak gözden kayboldum... ve ayakları yorulana kadar yürüdüm. | Open Subtitles | لقد ركضت من البرج اختفيت في الزحام ومشيت حتى خارت قدماي |
| Büyük mağazalardan birine gittik ve ben kayboldum. | Open Subtitles | ذهبنا لواحد من تلك المحلات الكبيرة,وقد تُهت منها |
| kayboldum ve bir adam yolu bana gösterebileceğini söyledi. | Open Subtitles | تهتُ ورجل ما أخبرني بأنه سيدلني على الطريق |
| Kyoto'ya dönmeyi umuyorum, ama bu yaban tarlaların arasında kayboldum. | Open Subtitles | أَتمنّى العَودة إلى كايوتو لكني مفقودُ في هذا الحقلِ مِنْ عشبِ السهوبِ. |
| Ben de kayboldum. | Open Subtitles | انا في ضياع |
| Âşık olduğumdan beri düşüncelerimde kayboldum. Rüyalarım, kalbim ve nefes alışım beni heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | لقد كنت ضائعا في افكاري وانا واقع في حبك |