"kayda değer" - Translation from Turkish to Arabic

    • ملحوظ
        
    • جدير بالملاحظة
        
    • يستحق الذكر
        
    • معتبر
        
    Bu, aynı olayı, iki farklı rahibin kendine mal etmesi ve siyasi bir gerçeği iki farklı dinin devralması açısından kayda değer bir örnektir. TED إنه مثال ملحوظ لاعتمادين كهنوتيين مختلفين لنفس الحدث، استحواذان دينيان مختلفان لحقيقة سياسية.
    Dahası, dronlar ada etrafında su sıcaklığının kayda değer derecede arttığını tanımlıyorlar. TED علاوةً على ذلك، تحدد المراكب المسيرة أن درجة حرارة الماء حول الجزيرة قد ارتفعت بشكل ملحوظ.
    Tedaviyi takiben, çocuk kayda değer bir işlevsellik kazanıyor. TED بعد العلاج, يُظهر الطفل تحسن وظيفي ملحوظ.
    Bu size açıkca, her şeyin nasıl ölçülebildiğini gösteriyor, ve bu gerçekten kayda değer bir grafik. TED هذا يريكم بوضوح كيف تتدرج الأشياء وإنه حقاً رسم بياني جدير بالملاحظة
    Bu ilaç tedavisi günlüğünü tutmaya karar verdim... böylece ziyaretler arasındaki kayda değer şeyleri unutmayacaktım. Open Subtitles لقد بدأتُ كتابة هذه الملاحظات اليومية للعلاج لكي لا أنسى أي شيء جدير بالملاحظة بين الزيارات
    Şey, benim pek kayda değer bir yere gittiğim söylenemez. Open Subtitles حسناً ، أنا حقاً لم أذهب لأي مكان ليس لأي مكان يستحق الذكر
    Peki, aslında kayda değer bir yerlerde bulunduğum söylenemez. Open Subtitles حسناً ، أنا حقاً لم أذهب لأي مكان ليس لأي مكان يستحق الذكر
    Ama Daniel kayda değer sayıda insanın sistematik olarak ne olursa olsun özgeci davrandığını ortaya çıkardı. TED ولكنه اكتشف منهجياً وبغض النظر، أنه يوجد عدد معتبر من الناس يتصرفون بإيثار، بغض النظر عن أي شيء.
    Hepimiz kayda değer bir yaş farkının olduğunun farkındayız. Open Subtitles الآن ، كلنا على علم أن هناك فارق معتبر في العمر هنا
    Aslında, Doktor McKay arama bölgesini kayda değer küçük bir alana daraltmayı başardı. Open Subtitles دكتور مكاي تمكن من تضيق نطاق البحث الى منطقة صغيرة بشكل ملحوظ.
    Neredeyse bir seneden beri, South Park ekonomisi ilk defa küçük, ama kayda değer gelişme gösterdi. Open Subtitles لأول مرة خلال سنة, الاقتصاد في ساوث بارك أخذ بالإرتفاع قليلاً .. لكن بشكل ملحوظ.
    kayda değer derecede yeterli, kimsenin gerçekten bunu düşünmediği ortaya çıkıyor bilmediğimiz bir şekilde dünya üzerinde yaşamı aramaya Open Subtitles منك أنت أو منّي أنا بشكل ملحوظ كفاية أتضح بأن لا أحد قد فكّر للنظر إلى الحياة على الأرض كما لا نعرفها
    Saldırıya uğrayan genç kadın görünüşe göre kayda değer bir iyileşme yaşadı ancak hala saldırıya ilişkin hiçbir ayrıntıyı hatırlamıyor. Open Subtitles الشابة المعتدى عليها تماثلت للشفاء بشكل ملحوظ رغم انه يقال انها لا تستطيع تذكر أي تفاصيل عن الإعتداء
    İnsanları bu toplantılara teşvik etmek, bu değerleri öne çıkarmak, harekete geçirmek ve birbirimizden destek almak insanların değerlerinde kayda değer bir değişim yarattı. TED فمجرد تشجعيهم على إقامة تلك الاجتماعات، والتحدث عن تلك القيم، والعمل بها وتشجيعهم لبعضهم البعض، أدى إلى تحول ملحوظ في قيَمِهم.
    Ve bir kere olsun asla kayda değer bir şey yapmadı. Open Subtitles و لا لمرّة، قام بفعل أمر جدير بالملاحظة
    kayda değer. Open Subtitles أمر جدير بالملاحظة.
    Peki, hiç kayda değer bir şey de mi yapmadın? Open Subtitles هل فعلت أي شيء ؟ يستحق الذكر ؟
    Peki, kayda değer bir şeyler yaptın mı acaba? Open Subtitles هل فعلت أي شيء ؟ يستحق الذكر ؟
    Derecenin yükseltilmesi, maaşın da yükselmesi anlamına gelir hemde kayda değer şekilde. Open Subtitles زيادة المستوى يعني زيادة الدفع دفع معتبر
    Fidye, bir seferde tek kişinin ödediği en yüksek miktardı. Paranın kayda değer kısmı hiçbir zaman bulunamadı. Open Subtitles الفدية كانت الأضخم مما تم دفعه مقابل فرد واحد جزء معتبر من المال لم يتم استعادته أبداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more