"kaynayan" - Translation from Turkish to Arabic

    • مغلي
        
    • المغلي
        
    • المليئة
        
    • المغلى
        
    • المغلية
        
    • يفور
        
    • تغلي
        
    • المغليّ
        
    • يغلي
        
    • يغلى
        
    Seni de yakalayıp ölene kadar kaynayan suda bekletecekler. Open Subtitles أما بالنسبة لك .. سيصطادونك ويضعوك في ماء مغلي حتي تموت
    "Ya kaynayan su olsaydı?" diye düşündüm. Open Subtitles و أنا إفتكرت ماذا لو كان ذلك وعاء به ماء مغلي ؟
    Bunu görebiliyorum, kaynayan kazanın üzerinde sallanırken, sahte emniyet hissi ile canavarları uyuşturduğuna şüphe yok. Open Subtitles استطعت ان ارى ذلك, كما كنت تتدلين فوق قدر من الماء المغلي, لا شكّ الذي يهدّئ الغيلان في شعور مزيّف بالأمان.
    İşte nihayet, beş yıldır pire kaynayan köylerde... karın tokluğuna çalıştıktan sonra... sonunda ait olduğumuz yere döneceğiz. Open Subtitles لذا، أخيراً بعد خمس سنوات من أكل الفتات في القرى المليئة بالبراغيث، أخيراً سنعود إلى حيث ننتمي
    Annem kerevitleri su kaynayan bir kaba koyardı. Open Subtitles ...والدتى كانت تضع الأستاكوزا فى وعاء من الماء المغلى
    Birisinin elini kaynayan suya sokmak kilisede neredeyse her gün olurdu. Open Subtitles وضع يد أحدهم بالمياه المغلية كانت تحصل بشكل يومي في الكنيسة
    Daha derin bir şey var yüzeyin altında kaynayan. Open Subtitles ،هنالك شيء أعمق يفور تحت السطح
    Buhar bulutlarından, kaynayan denizlerden ve patlayan volkanlardan başka bir şeyin olmadığı. Open Subtitles لا شئ بخلاف السحاب و البخار البحار التي تغلي و البراكين المتفجرة
    - Yaşıyor. Hiçbir şey kaynayan denizden zarar görmeden çıkamaz. Bu zarar görmeden çıktıysa o da çıkmıştır. Open Subtitles لا يمكن لشيء النجاة مِن البحر المغليّ طالما أنّها نجت، فقد نجا أيضاً
    Yani şöyle ki: kaynayan bir nehir olmasını bekleyemeyiz. TED وبالتالي، ينبغي علينا أن لا نتوقع روية نهرٌ يغلي.
    Bir balon ve iki damla kaynayan yağ. Open Subtitles ها هى, أجلبا فقاعة متحجرة وعليها نقطتين زيت يغلى
    kaynayan bir gölün ortasındaki adada. Open Subtitles إنها جزيرة في وسط بحيرة ماء مغلي
    Bir kap kaynayan su gibi düşün. Open Subtitles تخيل الأمر مثل وعاء به ماء مغلي
    Makarnayı kaynayan suya atın. Open Subtitles ضع المكرونه في ماء مغلي
    Üstünden zaman geçip, heyecanım geçince deli gibi kaynayan kanım da normale döndü. Open Subtitles عند تلك اللحظة شعرت بالحماس عاد دمي المغلي إلى الوضع الطبيعي
    Üçümüz de, mutfakta yavaşça kaynayan tencere üzerine üşüşmüştük ki sonunda, kıvamı tutturduk. Open Subtitles لقد استغرق مجهودنا نحن الثلاثة, متجمّعون في المطبخ مِن أجل قِدرٍ مِن الماء المغلي. لكن, في النهاية, ثبّتناه.
    İşte nihayet, beş yıldır pire kaynayan köylerde... karın tokluğuna çalıştıktan sonra... sonunda ait olduğumuz yere döneceğiz. Open Subtitles لذا، أخيراً بعد خمس سنوات من أكل الفتات في القرى المليئة بالبراغيث، أخيراً سنعود إلى حيث ننتمي
    Kurt Hummel, McKinley'nin köpekbalığı kaynayan siyaset sularına daldı ve son sınıf öğrenciler başkanlığına adaylığını koydu. Open Subtitles كورت هومل يخوض في مياه ثانوية ميكنلي السياسية المليئة بأسماك القرش ويبدأ حملة ليكون رئيس طلاب سنة التخرج
    O zaman kaynayan suyu ver, daha iyi. Open Subtitles إذا ،أعطينى هذا الماء المغلى فقط.
    kaynayan bir gölün ortasındaki ada. Open Subtitles إنها جزيرة في وسط البحيرة المغلية مستحيل الهروب منها
    Daha derin bir şey var yüzeyin altında kaynayan. Open Subtitles هنالك شيء أعمق يفور تحت السطح
    Gördüğünüz gibi kaynayan nehirler dünyada bulunmakta, ancak genelde volkanlarla ilişkilendirilmektedirler. TED أتعلمون توجد الأنهار التي تغلي في العالم، ولكن التي يُصاحبها البراكين عموماً.
    Hatırlarsan, kaynayan Denizde acımasızca bizi yarıda kesmişlerdi. Sana bunu verebilmek için... daha önce bir türlü fırsatım olmamıştı. Open Subtitles قوطعنا بشكلٍ فظّ عند البحر المغليّ ولمْ تسنح لي الفرصة لأعطيكِ هذا
    Kahve terimleriyle anlatacak olursam, kaynayan nehir şöyle ilerliyor. TED لذلك، حسب مصطلحات المقهى، يشبه النهر الذي يغلي هذا.
    Sonra, güneş ışığında kaynayan, gece donan Merkür bulunur. Open Subtitles "ثم يأتى "عُطارد يغلى في ضوء الشمس ! ويتجـمـد فـى الليــل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more