Yardım etmeyi istemiş olsam bile kazığın nerede olduğuna dair fikrim yok. | Open Subtitles | حتّى إن وددتُ تقديم المساعدة، فلا أملك خيطًا عن مكان الوتد. |
kazığın kullanılmayacağını gâyet iyi biliyor çünkü tam olarak nerede olduğundan haberdar. | Open Subtitles | هي تعلم أن الوتد لن يُستخدَم، لأنّها تعلم مكانه بدقّة. |
kazığın bulunduğu geçit aşağı doğru daralıyor. | Open Subtitles | الوتد أكثر ضيقاً فى الأسفل إنه مُدبّب |
Bize kazık atarsan o kazığın ucunda kelleni görmek için bağırırlar. | Open Subtitles | وإذا انقلبت علينا سيهتفون لرؤية رأسك مغروزاً في رمح |
Bay Wood, Lincoln gerçekten bir zorba hükümdar olsaydı, boş kafanızı bir kazığın ucuna oturturdu! | Open Subtitles | (إذا كان (لينكولن) طاغية حقاً يا سيد (وود لطلب بوضع رأسك الفارغ على رمح |
kazığın akıbetini öğrenmeden hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | لن أبارح مكاني ريثما أعرف مكان وتد السنديان الأبيض. |
Seni öldürmeden önce kazığın nerede olduğunu söyle. | Open Subtitles | قلّ لي أين الوتد قبل أن أقتلكَ. |
O kazığın orada ne işi var be? | Open Subtitles | لمَ هذا الوتد هنا بحقّ السماء؟ |
kazığın yanında patates kızartması da ister misiniz? | Open Subtitles | أتودّ بعض البطاطس المقلية مع هذا "الوتد = شريحة اللحم"؟ |
kazığın içinde olduğuna lordunu ikna et. | Open Subtitles | أقنعي اللورد بأن هذا الوتد بداخلك |
Ateşin veya odun kazığın da... | Open Subtitles | أو النار, أو الوتد الخشبيّ |
Öyleyse diğer kazığın yerini öğrenemezsin. | Open Subtitles | -عندئذٍ لن تعلم مكان الوتد الآخر . |
Kafanızın kazığın üzerinde olması. | Open Subtitles | رأسك على رمح. |
Seni öldürmesi için tahta bir kazığın doğrudan kalbine saplanması gerekirken ben yaygın bir ev eşyasıyla kolayca yok edilebiliyorum yani. | Open Subtitles | يجب أن يوجه وتد خشبي مدبب... الى قلبك مباشرةً لقتلِك... بينما يمكن تدميري بسهوله... |
Eğer bu kıza ihanet edersen seni bulurum kelleni koparır kazığın başına geçiririm. | Open Subtitles | فلسوف أجدك وأضع رأسك على وتد قائم. |