Hatta mezarına bir tünel kazıp, seni buraya getirme cüretini bile gösterdi. | Open Subtitles | حتى حفر نفق إلى المتنزه التذكاري لسحبك من مكان إستراحتك |
Dişi deniz kaplumbağaları yılda bir kere kumda bir çukur kazıp yumurtalarını bırakmak için ekvatoral denizden volkanik adanın cayır cayır yanan sıcak kumsalına sürünerek çıkar. | Open Subtitles | مرة واحدة فى السنة ،تزحف الأنثى خارج البحر إلى رمال الشاطئ الحارقة لجزيرة بركانية لكى تحفر حفرة فى الرمال |
Sonra da toprağı kazıp parayı bulmayı ve çıkan parayı da eşit olarak bölüşmeyi öneriyorum. | Open Subtitles | وعندما نصل إلى هناك ، نحفر للنقود ، على إحتمال أنها هناك .. وإذا وجدناها نتقاسمها بطريقة بسيطة |
Bu da bok çukurları kazıp saçma sapan şeyler yazmanın bir parçası anlaşılan. | Open Subtitles | عدا الجزء المتعلق بحفر بعض الحفر للبيوت وكتابة الهراء |
Cesedini kazıp çıkarana kadar, bildiğiniz hiçbir şey kalmamış geriye. | Open Subtitles | حين قاموا بالحفر في ذلك الحين لم يتبقى شيء حينها |
Tüm araziyi kazıp bulduğu her şeyi benimle paylaşmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يحفر الأرض و يقتسم معي كل ما يجده |
Şimdi, biraz dinlen çünkü içinde bana açıklayacağın bir çok şeytan var, ve ben onları kazıp çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | الآن احصل على بعض الراحة لأنه من الواضح لي أن هناك المزيد من الجواهر داخلك وسافعل اي شيء حتى أحفر واحصل عليهم |
Hatta mezarına bir tünel kazıp, seni buraya getirme cüretini bile gösterdi. | Open Subtitles | حتى حفر نفق إلى المتنزه التذكاري لسحبك من مكان إستراحتك |
Bu mahkemenin sonucu olarak kazıp çıkamayacağın kadar diplere gömülmen uygun görülmüştür. | Open Subtitles | النتيجة لهذه التصرفات، مع ذلك، أنكَ ستُدفن عميقًا حيث لن تقدر على حفر مخرجًا. |
Bence daha derin olmalı. Hayvanlar kazıp çıkarabilir. | Open Subtitles | أعتقد أنها يجب أن تكون اعمق فالحيوانات قد تحفر و تخرجه |
Bunun için, kumda tuzak çukuru kazıp ağzı dışarıda olacak şekilde kendini altına gömüyor. | Open Subtitles | ولكي تقوم بهذا , تحفر شَركا ً في الرمل وتدفن نفسها في الاسفل وفكاها للأعلى |
Anne, cesedi çürüyünce toprağı kazıp kemiklerine bakabilir miyiz? | Open Subtitles | أمي، عندما يتعفن، هل يمكننا أن نحفر و نرى عظامة؟ |
Kaşık kullanarak şehrin altında tünel kazıp, onu doğaya salacağız. | Open Subtitles | باستخدام الملاعق، نحفر نفقاً تحت المدينة، ونطلقها في البرية |
'Kıçı artık bokunu çıkartamadığı, ve bir hemşire bağırsaklarına kadar kazıp o bokları çıkarmak zorunda olduğundan mı? | Open Subtitles | لأن فتحة شرجه لا تُفتَح ليتغوط بعد الآن و على الممرضة الحفر هناك لتحضر أشياءه؟ |
Fazladan bir günümüz vardı bu yüzden daha derin kazıp üzerine biraz kaya koyduk. Bu sayede leş yiyiciler çıkaramaz. | Open Subtitles | لقد كان لدينا يوم إضافي، لذا قمنا بالحفر أعمق قليلاً ووضعنا الصخور عليه |
Kendi mezarını kazıp içine atlamaktan korkmuyor. | Open Subtitles | لا يخشى أن يحفر قبره بيده ومن ثم يقفز فيه |
Kötü haber ise; radyoizotop termoelektrik jeneratörünü kazıp çıkarmamı gerektiriyor. | Open Subtitles | "الأخبار السيئة، هذا سيجعلني أحفر عن مولد نظائر مشعة حرراية" |
Dağın içine doğru kazıp bir ordunun içinden geçebileceği bir delik açmışlar. | Open Subtitles | لقد حفروا سبيلاً خلال الجبل، وجعلوه كبيراً بما يكفي ليلائم عبور جيشٍ. |
Bazıları kuyular kazıp yer altından su çıkarıyor. | Open Subtitles | البعض مثلك يحفرون الخنادق ويسحبون المياه للري |
Birinin yazdıklarımı takip edip de kazıp çıkarmasından emin olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | أعني، واضطررت للتأكد من أن شخصا ما من شأنه في الواقع من خلال متابعة وحفر بشيء ما يصل. |
Onları kazıp çıkaran kişi, gömüldükleri yeri tam olarak biliyormuş. | Open Subtitles | أياً كان من نبش تلك القبور كان يعرف تحديداً مكانها |
Belediye başkanının, medya ile ilişkiler koordinatörü. Belediye başkanı, buraya bir açılış törenine katılmak için gelmiş onun yerine Halkla İlişkiler basın danışmanını kazıp çıkarmış. | Open Subtitles | كان العمدة متواجدة هنا لحفر الأرض من أجل مشروع جديد ووجدتها هنا، عوضاً عن الإعلام |
Cesedi kazıp çıkardın çünkü fidanlığın yeni sahiplerinin onu bulmasından korktun. | Open Subtitles | لقد حفرت و حركت الجثه لأنك خفت أن المالكين الجدد للحضانه يكشفونها |
Sonra kemerlerimizi ayakkabılarımızı kazıp çıkardığımız bütün kökleri yedik ama bilirsiniz ki besleyici pek bir şey yoktur. | Open Subtitles | بعد ذلك اكلنا احزمتنا أحذيتنا اكلنا الجذور التى وجدنها اثناء حفرنا |
Biliyorum. Kaşıkla bir tünel kazıp kanalizasyondan kaçacak ...ve Maria adındaki sessiz ama yalnız çoban gibi yaşayacağım. | Open Subtitles | عرفت , سأحفر نفق بملعقة وأهرب منه عبر المجارى |