"kazıp" - Translation from Turkish to Arabic

    • حفر
        
    • تحفر
        
    • نحفر
        
    • الحفر
        
    • بالحفر
        
    • يحفر
        
    • أحفر
        
    • حفروا
        
    • يحفرون
        
    • وحفر
        
    • نبش
        
    • لحفر
        
    • حفرت
        
    • حفرنا
        
    • سأحفر
        
    Hatta mezarına bir tünel kazıp, seni buraya getirme cüretini bile gösterdi. Open Subtitles حتى حفر نفق إلى المتنزه التذكاري لسحبك من مكان إستراحتك
    Dişi deniz kaplumbağaları yılda bir kere kumda bir çukur kazıp yumurtalarını bırakmak için ekvatoral denizden volkanik adanın cayır cayır yanan sıcak kumsalına sürünerek çıkar. Open Subtitles مرة واحدة فى السنة ،تزحف الأنثى خارج البحر إلى رمال الشاطئ الحارقة لجزيرة بركانية لكى تحفر حفرة فى الرمال
    Sonra da toprağı kazıp parayı bulmayı ve çıkan parayı da eşit olarak bölüşmeyi öneriyorum. Open Subtitles وعندما نصل إلى هناك ، نحفر للنقود ، على إحتمال أنها هناك .. وإذا وجدناها نتقاسمها بطريقة بسيطة
    Bu da bok çukurları kazıp saçma sapan şeyler yazmanın bir parçası anlaşılan. Open Subtitles عدا الجزء المتعلق بحفر بعض الحفر للبيوت وكتابة الهراء
    Cesedini kazıp çıkarana kadar, bildiğiniz hiçbir şey kalmamış geriye. Open Subtitles حين قاموا بالحفر في ذلك الحين لم يتبقى شيء حينها
    Tüm araziyi kazıp bulduğu her şeyi benimle paylaşmak istiyor. Open Subtitles يريد أن يحفر الأرض و يقتسم معي كل ما يجده
    Şimdi, biraz dinlen çünkü içinde bana açıklayacağın bir çok şeytan var, ve ben onları kazıp çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Open Subtitles الآن احصل على بعض الراحة لأنه من الواضح لي أن هناك المزيد من الجواهر داخلك وسافعل اي شيء حتى أحفر واحصل عليهم
    Hatta mezarına bir tünel kazıp, seni buraya getirme cüretini bile gösterdi. Open Subtitles حتى حفر نفق إلى المتنزه التذكاري لسحبك من مكان إستراحتك
    Bu mahkemenin sonucu olarak kazıp çıkamayacağın kadar diplere gömülmen uygun görülmüştür. Open Subtitles النتيجة لهذه التصرفات، مع ذلك، أنكَ ستُدفن عميقًا حيث لن تقدر على حفر مخرجًا.
    Bence daha derin olmalı. Hayvanlar kazıp çıkarabilir. Open Subtitles أعتقد أنها يجب أن تكون اعمق فالحيوانات قد تحفر و تخرجه
    Bunun için, kumda tuzak çukuru kazıp ağzı dışarıda olacak şekilde kendini altına gömüyor. Open Subtitles ولكي تقوم بهذا , تحفر شَركا ً في الرمل وتدفن نفسها في الاسفل وفكاها للأعلى
    Anne, cesedi çürüyünce toprağı kazıp kemiklerine bakabilir miyiz? Open Subtitles أمي، عندما يتعفن، هل يمكننا أن نحفر و نرى عظامة؟
    Kaşık kullanarak şehrin altında tünel kazıp, onu doğaya salacağız. Open Subtitles باستخدام الملاعق، نحفر نفقاً تحت المدينة، ونطلقها في البرية
    'Kıçı artık bokunu çıkartamadığı, ve bir hemşire bağırsaklarına kadar kazıp o bokları çıkarmak zorunda olduğundan mı? Open Subtitles لأن فتحة شرجه لا تُفتَح ليتغوط بعد الآن و على الممرضة الحفر هناك لتحضر أشياءه؟
    Fazladan bir günümüz vardı bu yüzden daha derin kazıp üzerine biraz kaya koyduk. Bu sayede leş yiyiciler çıkaramaz. Open Subtitles لقد كان لدينا يوم إضافي، لذا قمنا بالحفر أعمق قليلاً ووضعنا الصخور عليه
    Kendi mezarını kazıp içine atlamaktan korkmuyor. Open Subtitles لا يخشى أن يحفر قبره بيده ومن ثم يقفز فيه
    Kötü haber ise; radyoizotop termoelektrik jeneratörünü kazıp çıkarmamı gerektiriyor. Open Subtitles "الأخبار السيئة، هذا سيجعلني أحفر عن مولد نظائر مشعة حرراية"
    Dağın içine doğru kazıp bir ordunun içinden geçebileceği bir delik açmışlar. Open Subtitles لقد حفروا سبيلاً خلال الجبل، وجعلوه كبيراً بما يكفي ليلائم عبور جيشٍ.
    Bazıları kuyular kazıp yer altından su çıkarıyor. Open Subtitles البعض مثلك يحفرون الخنادق ويسحبون المياه للري
    Birinin yazdıklarımı takip edip de kazıp çıkarmasından emin olmam gerekiyordu. Open Subtitles أعني، واضطررت للتأكد من أن شخصا ما من شأنه في الواقع من خلال متابعة وحفر بشيء ما يصل.
    Onları kazıp çıkaran kişi, gömüldükleri yeri tam olarak biliyormuş. Open Subtitles أياً كان من نبش تلك القبور كان يعرف تحديداً مكانها
    Belediye başkanının, medya ile ilişkiler koordinatörü. Belediye başkanı, buraya bir açılış törenine katılmak için gelmiş onun yerine Halkla İlişkiler basın danışmanını kazıp çıkarmış. Open Subtitles كان العمدة متواجدة هنا لحفر الأرض من أجل مشروع جديد ووجدتها هنا، عوضاً عن الإعلام
    Cesedi kazıp çıkardın çünkü fidanlığın yeni sahiplerinin onu bulmasından korktun. Open Subtitles لقد حفرت و حركت الجثه لأنك خفت أن المالكين الجدد للحضانه يكشفونها
    Sonra kemerlerimizi ayakkabılarımızı kazıp çıkardığımız bütün kökleri yedik ama bilirsiniz ki besleyici pek bir şey yoktur. Open Subtitles بعد ذلك اكلنا احزمتنا أحذيتنا اكلنا الجذور التى وجدنها اثناء حفرنا
    Biliyorum. Kaşıkla bir tünel kazıp kanalizasyondan kaçacak ...ve Maria adındaki sessiz ama yalnız çoban gibi yaşayacağım. Open Subtitles عرفت , سأحفر نفق بملعقة وأهرب منه عبر المجارى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more