Ama hep kazanıyorlar. | Open Subtitles | لكنهم يفوزون دوماً في هذه الأثناء |
Bunu unuttuğumuz zaman da kazanıyorlar. | Open Subtitles | و عندما ننسى ذلك فإننا ندعم يفوزون |
Bu benim takımım. Bu harika, tatlım. kazanıyorlar mı? | Open Subtitles | هذا فريقي ، رائع ، هل يفوزون ؟ |
Demek o yüzden her yıl kazanıyorlar. Boşver. | Open Subtitles | أرى لماذا يربحون كلّ سنة |
Bu derin federal kazançların ötesinde, evli insanlar daha fazla para kazanıyorlar. Daha sağlıklıyız, | TED | لكن بعيداً عن الاكراميات الفدرالية الجزيلة الاشخاص المتزوجون يجنون مالاً أكثر ونحن أصحاء |
Bilirsiniz işte, Vancouver'da insanlar 7 gün 24 saat para kazanıyorlar ve yaptıkları tek iş bu. | Open Subtitles | لذا، تَعْرف في فانكوفر, الناس يجمعون المالَ 24-7 وهذا كُلّ ما يَعملونَ. |
Yapbozun sadece bir parçasına baktığımızda kazanıyorlar. Ki bu, günümüzdeki cevabımızın tam olarak nasıl olduğu. | TED | كما أنهم ينتصرون في كل مرة ننظر لقطعة من اللغز، وهو بالضبط كيف تم تصميم ردنا اليوم. |
Gelirlerini alın teriyle kazanıyorlar. | Open Subtitles | ويكسبون لقمة عيشهم من عرق جبينهم |
25 yıldır sürekli kazanıyorlar. | Open Subtitles | بالطبع. إنهم يفوزون كل عام منذ "25"عاماً |
Bizi her kızdırdıklarında kazanıyorlar gibi bir şey. | Open Subtitles | كل مرة يجعلوننا فيها نجوع, هم يفوزون |
Ve geri kalan takımların oluşturduğu daha büyük bir grup var onların da iyi bireysel yetenekleri var, birinci sınıf değiller ama iyi strateji ve takım oyunuyla kazanıyorlar. | Open Subtitles | ثم هناك مجموعة كبيرة من الفرق الأخرى التي لديها مهارة فردية جيدة، لا أرفع، لكن الذين يفوزون خلال استراتيجية جيدة واللعب للفريق. |
kazanıyorlar, ama kime karşı? | Open Subtitles | إنهم يفوزون ولكن من يلعب؟ |
Her zaman kazanıyorlar. | Open Subtitles | دائماً ما يفوزون |
- Hep kazanıyorlar ya, değil mi? | Open Subtitles | -إنهم يفوزون دائماً، أليس كذلك ؟ |
- Evet, farklıydı. kazanıyorlar. | Open Subtitles | هم يربحون, كثيراً |
Hala kazanıyorlar. | Open Subtitles | مازالوا يربحون |
1978'de, Birleşmiş Milletlerdeki siyahiler beyazların gelirinin her dolarında 59 cent kazanıyorlar. | TED | ففي عام 1978، كانت الأسر من مجتمعات السود في الولايات المتحدة يجنون 59 سنتاً مقابل كل دولار يجنيه أقرانهم من البيض. |
Bu bir iş, Ernie. Bundan para kazanıyorlar. | Open Subtitles | إنه عمل يا إيرني إنهم يجمعون النقود |
Buradalar ve kazanıyorlar. | Open Subtitles | وأي فرقٍ يمثله هذا ؟ فها هم هنا، ينتصرون |
Gelirlerini alın teriyle kazanıyorlar. | Open Subtitles | ويكسبون لقمة عيشهم من عرق جبينهم |
Teknoloji ve dostluk sözü vererek güven kazanıyorlar. | Open Subtitles | انهم يكتسبون الثقة بوعد الصداقة والتكنولوجيا... |
Şimdi onlar benim ilk grubum olarak kendi geçimlerini kazanıyorlar. | TED | هم الآن، أول مجموعة في الجامعة، يكسبون معاشهم. |
Bugün, bu virüsleri yazanlar organize suç çeteleri, çünkü virüsleri ile para kazanıyorlar. | TED | حسنا اليوم,انها عصابات اجرامية منظمة تبرمج هذه الفيروسات لأنهم يحصلون على المال من فيروساتهم |