| Bugs Bunny'ye karşı... basketbol maçını kazanmak için... sizin yeteneğinize ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إنهم يحتاجون موهبتكم للفوز فى مباراة كرة سلة ضد فريق باجز بانى |
| Büyük oyunu kazanmak için son saniyede 60 metrelik bir pas. | Open Subtitles | تمريرة على مسافة 60 ياردة للفوز بالمباراة المهمة في الثانية الأخيرة |
| Yaşamak ve para kazanmak için başka bir yol bilmedi. | TED | لم يعرف أية طريقة أخرى لكسب العيش و صنع المال. |
| Bu zamana kadar daha çok para kazanmak için çalıştık. | Open Subtitles | نحن جئنا من مكا بعيد للعمل هنا لكسب مال اكثر |
| Eylül'e kadar para kazanmak için fikri olan var mı? | Open Subtitles | هل من أفكار لجني بعضا من المال قبل شهر سبتمبر؟ |
| - kazanmak için her şeyi yaparsın. - Sen de öyle. | Open Subtitles | ـ أنكَ تعمل أي شيء لتفوز بالقضية ـ وكذلك أنت أيضاً |
| Hızlı arabalar çok paralara mal oluyor ve ortada milyonlarca dolar varken kazanmak için her şeyi yapan insanlar olur. | Open Subtitles | السيارات السريعة لها أناس قد يقومون بأيّ شيء للفوز بل وإنفاق ملايين الدولارات وهناك من يفعل أيّ شيء ليفوز بالرهان |
| Güzel prensesi kazanmak için, önce oyunlarda silah konusunda becerikli olduklarını kanıtlamaları gerekmektedir. | Open Subtitles | للفوز بذلك، يجب ان يثبتوا جدارتهم في إنجازات القوه و الأسلحه في المنافسة |
| Bak, Warblerların itibarı, kazanmak için hile yapmaya karar verdikleri an bitmişti. | Open Subtitles | أنظر، سمعة الواربلرز قد دمرت مند اللحظة التي قرروا فيها الغش للفوز. |
| Pek öyle değilmiş ki, o hala kazanmak için favoriymiş. | Open Subtitles | لم يكفي على ما يبدو فهي لا زالت المفضلة للفوز |
| Sanırım bu parayı kazanmak için ne yaptığı seni meraklandırmıştır. | Open Subtitles | مما يجعلك تتساءل عما فعله لكسب هذا القدر من المال |
| Bu savaşla, kraliyet aileleri daha çok kontrol kazanmak için fırsat tanıyorlar. | Open Subtitles | مع هذا الصراع، العائلات الملكية تستغل الفرص لكسب مزيد من القوة والسيطرة |
| Fakirsen para kazanmak için ya çalarsın ya da dümen çevirirsin. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لكسب المال عندما تكون فقيراً هي السرقة أو الاحتيال |
| Vincent amcayla benim hiç param yoktu. Hayatımızı kazanmak için çalıyorduk. | Open Subtitles | لم يكن لدي والعم فنسنت أي أموال عزفنا لكسب لقمة العيش |
| Birkaç dolar kazanmak için tamamen yabancı insanları eve getiriyorsun. | Open Subtitles | تجلبين الأشخاص الغريبين إلى منزل رجلٍ فقطْ لجني بعض المال، |
| Bahis kazanmak için beni kandırdın, utanmalısın. | Open Subtitles | أسلوب أعمى أظن أن الشمبانيا ليست جيده لا, أنت خدعتنى لتفوز برهانك أنا خدعتك ؟ |
| Yani Jeffrey'i, Duke patlayana kadar zaman kazanmak için mi kaçırdı? | Open Subtitles | اذن هي اخذت جيفري لتكسب بعض الوقت حتى ينفجر جسد دوك |
| Ama en yüksek parayı kazanmak için derin bir kara borsada satmalıyız. | Open Subtitles | و للحصول على أعلى سعر يتوجب علينا أن نبيعه في السوق السوداء |
| 100,000 dolarlık ödülü kazanmak için dünyanın dört bir yanından geldiler. | Open Subtitles | إنهم قادمون من كل مكان من أجل الفوز بـ100000 جائزة مالية |
| Bir milyon kazanmak için hile yapmak yanlış mı? Hayır efendim. | Open Subtitles | هل من الخطأ إن قمت أنا بالخداع لربح رهان بمليون دولار؟ |
| Vakit kazanmak için son yemeğimi şimdi sipariş versem mi? | Open Subtitles | هل ينبغي علىّ طلب وجبتي الأخيرة الآن لتوفير الوقت ؟ |
| Analiz yapmak için değil, sevgili olarak puan kazanmak için buradayım ben. | Open Subtitles | لم آت إلى هنا لتحليل تصرفاتكم بل جئت لأكسب نقاطاً لدى عشيقتي |
| Buraya kazanmak için gelmedik. Büyük bir şovda çalmak için geldik | Open Subtitles | نحن لم نأتي هنا للربح جئنا هنا للعب معرض عظيم واحد |
| Ve artık bu savaşı kazanmak için enerji sarfetmesine gerek yoktur. | Open Subtitles | وليس عليه أن يقدّم جهد إضافي ليفوز في قتاله ضد الجاذبية |
| Zaman kazanmak için evet de. Ben işleri yoluna koyarım sonra. | Open Subtitles | وافقي لنكسب وقت وسأرتب أنا الأمور فيما بعد |
| Fazladan bir şeyler kazanmak için hazır yemek firmasında çalışıyor. | Open Subtitles | انها تعمل لدى احد الممولين للمطاعم لتحصل على اموال اضافية |
| Başka bir çok yol var bir kızdan para kazanmak için Gavin. | Open Subtitles | هناك الكثير من الطرق الأخرى للشاب من أجل كسب بعض المال غافين |