"kefaret" - Translation from Turkish to Arabic

    • الخلاص
        
    • التكفير
        
    • التوبة
        
    • الكفالة
        
    • تكفير
        
    • غفران
        
    • خلاص
        
    • كفارة
        
    • كفالة
        
    • للتكفير
        
    • الفداء
        
    • كفّارة
        
    • الفدية
        
    • لبثت في
        
    • كفارتك
        
    Yarışmacı, bu Kefaret oyununu çözmek için doğru diziyi gir. Open Subtitles أيها المتنافس، قم بإدخال التسلسل الصحيح لحل لعبة الخلاص هذه
    Yarışmacı, bu Kefaret oyununu çözmek için doğru diziyi gir. Open Subtitles أيها المتنافس، قم بإدخال التسلسل الصحيح لحل لعبة الخلاص هذه
    Bunun çok güçlü bir Kefaret ödeme arzusu... olduğunu düşünmüyor musun? Open Subtitles ألا تعتقد بوجود رغبة قوية هنا في التكفير عن أفعالك ؟
    Tabii ki de onları Katolik olarak yetiştireceğiz. Her pazar kiliseye gidecekler. Suç, utanç, Kefaret ve bingo! Open Subtitles الكنيسة كل احد وبقية الاسبوع الذنب ,العار ,التوبة ولعبة البينغو
    Kefaret dışında başka seçeneğim kalmadı. Open Subtitles في ظل هذه الظروف , لم يترك لي خيار ألا منح الكفالة.
    Bu biraz da Hıristiyanlıktaki Kefaret inancına benzer, yani daha önce yapmış olabileceğiniz kötü şeyleri telafi edebilmek için yaptığınız iyi şeyler gibi. Open Subtitles هذا نوعاً ما تكفير على الطريقة المسيحية حيث تقوم ببعض الأعمال الجدية على الأرض لكى تعوض عن الأشياء السيئة التى قمت بها
    Kansız Kefaret olmaz. Open Subtitles فلا يوجد غفران بلا دماء 351 00: 15: 46,661
    Sanırım kendimi yeniden iyileştirip bir çeşit Kefaret bulup bulamayacağımı görmek istedim. Open Subtitles أعتقد أنّي أردت رؤية إذا أمكنني جمع نفسي مُجددًا أو إيجاد خلاص
    Her zaman farkındasındır Watson eğer farkında olmasan bu bir Kefaret olmaz. Open Subtitles حسناً أنت دائماً تعرفيه واتسون وإن لم تعرفيه فلن تكون له كفارة
    Yine de insan doğası Kefaret için açık kapı bırakan kaynaklarla dolup taşıyor. TED ورغم ذلك الطبيعة البشرية تنعم بالموارد التي تفتح مجالاً لنوع من الخلاص.
    Kefaret yolunun daima dar patikayı seçmekten geçtiğini söylerdi. TED قال إن الطريق إلى الخلاص يأتي دائمًا من اختيار المسار الصعب.
    Belki ikimiz de Kefaret peşindeyizdir. Open Subtitles أي واحد منكم ، لربما كلانا نبحث عن الخلاص
    Kefaret ve temiz yaşamanın sembolü olan biri için, ilginç bir seçim. Open Subtitles إختيار صائب لفتى الإعلان في الخلاص وحياة نقيّة
    Kefaret cezasından bahsediyorsun sonra da kapıdan bunu gönderiyorsun. Open Subtitles تتكلم عن التكفير ثم ترسله لى فى التو عبر الباب
    Büyük günahlar için büyük Kefaret küçük günahlar için küçük Kefaret... Open Subtitles التكفير الكبير .. للذنوب الكبيرة التكفير الصغير ..
    İtiraf, Kefaret, büyük uzlaşma erkekler ve Tanrı arasında Open Subtitles , الأعتراف , التوبة المصالحة الكبرى بين الرجل والله
    Bir avukat arkadaşım Skokie'de tutuklandı, ...Kefaret duruşması için nakliye fırsatını kaçırdı. Open Subtitles محامية زميلة لي محبوسة في قسم شرطة سكوكي وقد فاتها النقل لجلسة الاستماع من أجل الكفالة
    Şu anda sana biraz olsun destek olabilirsem yaptıklarım için ufak da olsa bir Kefaret vermiş olurum en azından. Open Subtitles ربما لو كان بوسعي تدعيمك في هذه اللحظة، سيكون تكفير صغير عما فعلت.
    Gidin ve tüm dünyaya kansız Kefaret olmadığını söyleyin. Open Subtitles إنطلقوا للامام و أخبروا العالم بانه لا غفران بدون دماء 366 00: 16:
    Kefaret ve yeniden diriliş gibi gizemleri olan bir Tanrı'ya inanmıyordu. Open Subtitles لم يكن مهتماً بإله كانت خفاياه خلاص البشر والبعث. منذ أن كان مُجرد طفل، سمع ما أطلق عليه
    Öpücük gibi tatlı bir şey için, peder bile Kefaret ödeyemez. Open Subtitles منأجلشيءحلو كالقبلة, لاتحتاج كفارة من القسيس
    Hapisteyim ve Kefaret için $10,000 lazım. Open Subtitles أنا في السجن وأحتاج كفالة بعشر آلاف دولار
    Daha önceden vicdan azabı hissetmediğini söylediğini biliyorum, ama, bunun çok güçlü bir Kefaret ödeme arzusu... olduğunu düşünmüyor musun? Open Subtitles و الآن, أعلم بأنك تقول أنه لا تراودك أي مشاعر بالذنب لكن ألا تعتقد بأنه توجد لديك رغبة قوية للتكفير عن أعمالك؟
    Sadece tek gerçek Tanrı bizleri kurtarabilir belki bu hayat içinde bağışlama ve sonrasında Kefaret bulabilirim. Open Subtitles هل الله واحد صحيح طرد العديد من... ... أنني قد تجد المغفرة في هذه الحياة... ... و الفداء في القرن المقبل.
    Ben herkesten de daha fazla. - Bu benim ödemem gereken Kefaret. Open Subtitles أنا أكثر من الآخرين، وهذه كفّارة عليّ دفعها.
    - Kefaret ödemeli. Open Subtitles كان عليه أن يدفع الفدية.
    Kefaret diye bir şeyin olmadığını anlayacak kadar cehennemde kaldım. Open Subtitles لبثت في الجحيم طويلًا كفاية لأعلم أنه لا وجود للافتداء.
    Biliyorum, tamam... Bunu Kefaret olarak gördüğünü biliyorum. Open Subtitles أعلم، وأعلم أنّك تحسب أن هذه كفارتك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more