"kehanetten" - Translation from Turkish to Arabic

    • النبوءة
        
    • النبؤة
        
    • النبؤات
        
    • النبوءه
        
    • بالنبوءة
        
    • نبوءة
        
    • نبوءه
        
    - Bizi mi bekliyor? - Dalga geçiyor olmalısın! Kehanetten bile haberleri yok! Open Subtitles أنت تمزحبن أنتِ لا تعرفين أىّ شيء عن النبوءة
    Şaka yapıyor olmalısınız. Kehanetten bile haberleri yok! Open Subtitles أنت تمزحبن أنتِ لا تعرفين أىّ شيء عن النبوءة
    Uzun zamandır, torununun kendisini öldüreceğine dair söylenen Kehanetten dolayı korku içindedir. Open Subtitles لطالما خشى النبؤة حول مقتله على يد حفيده.
    Madem mumları yanar halde tutacağım inançtan ve belirsiz bir Kehanetten daha fazlasına ihtiyacım var. Open Subtitles إن كان يتوجب علي إبقاء الأمور على ماهي. أنا بحاجة لأكثر من الإيمان و النبؤات المبهمة لكي أطمئن
    Benden kaçabilirsiniz ama, Kehanetten kaçamazsınız. Open Subtitles .أوه، يمكنك ان تهرب مني، لكنك لا تستطيع الهروب من النبوءه
    Kehanetten, iblislerden vesaire anlamam. Open Subtitles ولا أعترف بالنبوءة والشياطين وتلك الأمور
    Çok sevgili bir arkadaş, akıl hocası, su taşıyıcısı, Nokomis, Büyükanne Josephine Mandamin-ba, bana kendi halkı olan Midewiwin Halklarından Anishinaabelere ait bir Kehanetten söz etmişti. TED حدثتني الصديقة العزيزة الناصحة وحاملة الماء الجدة جوزيفين ماندامينبا، عن نبوءة يؤمن بها شعبها، الأنيشينابي وهم فرع من قبيلة الميدويوين.
    Bir kitap var. Bir Kehanetten bahsediyor. Open Subtitles وكن لابد ان تستمع الى هناك هذا الكتاب انه نبوءه
    Kehanetten kaçmak için ipuçları bulabiliriz. Open Subtitles ربّما نجمع إشارات إضافيّة تساعد في تجنّب شؤم النبوءة.
    Belki de bu Kehanetten kurtulmanın tek yolu ona kucak açıp, onu kontrol etmektir. Open Subtitles ربّما والسيلة الوحيدة لإيقاف هذه النبوءة الغبيّة هي اعتناقها والتحكّم بها.
    Yapman gereken şey bu. Kehanetten kaçamazsın. Open Subtitles هذا قدرك، ولا يمكنك الهرب من النبوءة.
    Bana bu Kehanetten bahsettiğinde bir saniyeliğine oturdum ve bugün dünyamızda gördüğümüz bütün adaletsizlikleri, dünyamızda gördüğümüz su kıtlığını düşündüm. Ve ona şunu söyledim; "Nokomis, Büyükanne, bence biz çoktan o kehanetin gerçek olduğu vakitteyiz." TED عندما أخبرتني عن هذه النبوءة جلست لبرهة. وفكرت في كل الظلم الذي نراه في عالمنا اليوم. أزمة الماء التي نراها اليوم في عالمنا. وقلت: " نوكوميس جدتي، أشعر أننا في ذلك اليوم الذي تحدثت عنه النبوءة."
    - Kehanetten korkuyorlar. Open Subtitles إنهم خائفون من النبوءة
    Size Kehanetten bahsetmemiş. Open Subtitles -ألم يُخبرك بشأن النبوءة .
    Bunun yerine, tüm dünyanın karanlığa gömüleceği ve insanoğlunun kaderinin belli olacağı bir Kehanetten söz etti. Open Subtitles لم تعد تتحدث عن الله الرؤوف والرحيم بل صارت تتحدث عن النبؤة عن وقت سيسود به الظلام العالم بأسره
    Kehanetten ne haber? Mesih bekleniyor mu? Open Subtitles ـ و ماذا عن النبؤة هل ينتظرون المسيح؟
    Madem mumları yanar halde tutacağım inançtan ve belirsiz bir Kehanetten daha fazlasına ihtiyacım var. Open Subtitles إن كان يتوجب علي إبقاء الأمور على ماهي. أنا بحاجة لأكثر من الإيمان و النبؤات المبهمة لكي أطمئن
    Herkesin devamlı Kehanetten alın yazısından, kaderden bahsetmesinden bıktım. Open Subtitles سأمت ثرثرة الجميع عن النبوءه و عن القدر و المصير
    Planında bir Kehanetten bahsediyor. Open Subtitles ان لهذه الخطة علاقة ما بالنبوءة
    Bir kahin vardı ve bana seninle yeniden bir araya gelmemizi sağlayacak bir çocukla ilgili bir Kehanetten bahsetti. Open Subtitles كانتهناكعرّافة... أخبرتني عن نبوءة فتىً صغير سيساعدني على الاجتماع بك
    Bir keresinde, boyum kılıcı kadar bile değilken bana bir Kehanetten bahsederek böbürlendi. Open Subtitles أبانا تباهي ذات مرة امامي عندما كنت بالكاد طول سيفه بانه قد قيل له نبوءه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more