Ve ben de yanlız Stormtrooperım*, senin bekaret kemerinin anahtarıyla. | Open Subtitles | وأنا صباحاً الوحيدون stormtrooper بالمفاتيحِ إلى كَ حزام عفةِ ليزرِ. |
Ama telefonda konuşurken emniyet kemerinin tokasına fosken gazı koyduğumu bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | لـكن لم تـكن تـعرف ما كنت أفعله بيـنما كنت أتحدث معه وضعت الفوسجين في مشبك حزام الأمان الخاص بـه االفوسيجين, غـاز سـام |
Önemli olan şeyse bu nokta yerinden kıpırdamaman ve emniyet kemerinin güvenli bir şekilde bağlı olduğundan emin olup koltuğunda oturman. | Open Subtitles | ،لا يجب أن تخرجي عن الطريق ،الزمي مقعدك واربطي حزام الأمان بإحكام |
Sanırım bu,Mike'in 35 yıl neden evlenmediğini ve kemerinin üzerine askılı kemer taktığını açıklıyor. | Open Subtitles | امراة فظيعة اظن هذا يوضح سبب وصوله ل35 ولم يتزوج بعد ومقاس حزامه الضخم اذن مشاكل السمنة لديه بسبب علاقته بامه؟ |
"Yoksa baban yine sinirlenecek... "ve sana kemerinin tokasını gösterecek, oğlum." | Open Subtitles | وإلا سيغضب والدك مجدّدًا ويضربك بإبزيم حزامه |
kemerinin tokasındaki sensör serum izine rastlarsa şöyle bir ses çıkaracak... | Open Subtitles | هُنا، فالحساس في إبزيم حزامك يصدر صوتاً كهذا |
Yağlı, kaygan bir şey lastik kemerinin üstüne sarkmış. | Open Subtitles | أنت على ذلك زلق، زبداني منحدر لحزام مطاط. |
Şuradaki budala kemerinin arkasındaki silahı çekene kadar somurtkan olan alnından vurulur, diğeri de aynı şekilde. | Open Subtitles | وايضا ذلك الغبي هناك الذي يتحسس سلاحه وذلك الغاضب يتلقى واحدة بين عينيه |
Tipik bir aşırı ekstansiyon yaralanması. İlk müdahaleyi yapan sağlık ekibi, emniyet kemerinin takılı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | و لديهِ بعض الإصابات بالحبل الشوكى الطبيب المُساعد قال أنه لم يكن يرتدي حزام الأمان |
- Haley! Haleyciğim, babanın emniyet kemerinin üzerine abanıyorsun! | Open Subtitles | هيلي عزيزتي ، أنت تجلسين خلف حزام أمان والدك |
Büyük babam emniyet kemerinin hayat kurtardığını söylerdi. | Open Subtitles | كان جدي يقول دائماً، ''حزام الأمان ينقذ الأرواح'' |
Ayrıca emniyet kemerinin sebep olduğu ezik ve kaburga kırıkları var. | Open Subtitles | زجاج سيارة. لدينا أيضاً بعض الكسور بسبب حزام الأمان. |
- kemerinin tak. Nasıl istersen. | Open Subtitles | ـ يُستحسن أن تضع حزام الأمان ـ أفضل أن أكون طليقاً |
Brown'a kemerinin neden bağlı olmadığını sormak için not düşecektim. | Open Subtitles | " سوف أسجل ملاحظة وأسئل " براون لماذا حزامه ليس مربوطاً |
kemerinin acısını hiç özlemiyorum. | Open Subtitles | لم افتقد لسعات ضرب حزامه ولا للحظة |
Bainbridge onu görmemizden saatler önce bıçaklanmıştı fakat kemerinin üzerinden. | Open Subtitles | تم طعن (بينبريدج) قبل ساعات و قبل أن نراه حتى. ولكنه كان من خلال حزامه |
kemerinin altında 9 mm'lik taşıyan bir adam. | Open Subtitles | بسلاحٍ عيار 9 ملم تحت حزامه. |
kemerinin tokasına dokun. | Open Subtitles | إلمس أبزيم حزامك |
- Bekaret kemerinin şifresi. | Open Subtitles | الارقام التوافقية لحزام طهارتي |