"kendi isteğiyle" - Translation from Turkish to Arabic

• بمحض إرادتها
• طوعاً
• بمحض إرادته
• بإرادتها
• بإرادته
• برغبته
• عن طيب خاطر
• طوعا
• طواعية
• تلقاء نفسها
• برغبتها
• بمحض ارادتها
• بكامل إرادته

Moloch'un onun için planladığı rolü oynayacak, ve bunu kendi isteğiyle yapacak.
ستقوم بلعب الدور الذي قام بأختياره لها و ستقوم بذلك بمحض إرادتها

Birkaç komi askerimizi kaçırıyor ve kendi isteğiyle karşıya geçtiğini iddia ediyorlar.
بعض الشيوعيين قاموا بخطف جندينا وادعوا أنه عبر طوعاً

Bazı yorumculara göre.. - .. adam kapıya kendi isteğiyle geliyor.
أشار بعض المعلقين إلى أن الرجل جاء إلى الباب بمحض إرادته

Bankaya kendi isteğiyle gitti. Ben ona hiçbir şey söylemedim.
لقد ذهبت إلى البنك بإرادتها لم أطلب منها أي شيء

kendi isteğiyle geri döndü, ve tam zamanında mahkemede yerini aldı.
وعاد بإرادته والأهم في الحديث انه جاء الى المحكمة بسرعة كبيرة وفقاً للتعليمات

Burnumu sokuyor gibi olmak istemem, dostum ama bu seçimi kendi isteğiyle yapmış biri gibi görünmüyorsun.
لا أقصد التطفـل ، صـاح لكنك لا تبدو تمـامـا كرجـل يفعـل هذا برغبته

Hukuk departmanına göre, Phil'in kendi isteğiyle girdiği haznede neler olduğunu bilmiyormuşuz.
القسم القانوني يقول بأننا لا نعرف بالتأكيد بأنه دخل تلك الغرفة عن طيب خاطر

kendi isteğiyle girmemişti oraya, emin olabilirsin.
لأنه لم يكن ذلك طوعا, أستطيع قول ذلك لك.

Çoğu yorumcu Conlan'ın Creed'le karşılıklı yumruklaşmaktan kaçınacağını düşünüyordu ama kendi isteğiyle yumruklaşıyor.
كل الخبراء توقعوا أن كونلن سيتجنب تبادل الضربات مع جريد لكنه يتبادلها طواعية

Söylentilere göre de tamamen kendi isteğiyle.
إنها في طريقها إلي الآن بكل المقاييس، لقد جاءت إلي بمحض إرادتها

Shanti Sabera'yı kendi isteğiyle bıraktı.
شانتي تركت المدرسة بمحض إرادتها.

Peder Joe burada oda arkadaşıyla birlikte kendi isteğiyle kalıyor.
القسّ (جو) يعيش هنا طوعاً مع زميله في السكن.

kendi isteğiyle teslim olmasını sağlayabilirim.
يمكنني ضمه إلينا طوعاً

NasıI doğumdan öncesine geri dönmek yoksa gözleri açıIan bir körde... kendi isteğiyle tekrarkaranlığa dönemez.
أو يعود للظلمة بمحض إرادته أو أن يعمى عندما يهدى هبة البصر مثلما لا يمكنه أن يمنع ولادته

Beyler, müvekkilim kendi isteğiyle burada bulunuyor.
أيها السادة عميلي هنا بمحض إرادته

Yanlış konuştum. Kadın tabloyu kendi isteğiyle verdi.
لقد أخطأ القول، أعطتها له بإرادتها

Ona gitmem gerek! Hayır, buradan kendi isteğiyle gitti.
كلا، غادرت بإرادتها.

NasıI doğumdan öncesine geri dönmek yoksa... gözleri açıIan bir körde... kendi isteğiyle tekrar karanlığa dönemez.
لا يمكن أن يعود للظلمة بإرادته أو أن يعمى عندما يهدى هبة البصر مثلما لا يمكنه أن يمنع ولادته

-Hayır,Ryan kendi isteğiyle çıktı.
-لا ، " راين " استقال من منصبه برغبته

Yani birileri kendi isteğiyle ayrılana kadar kurulda sana yer yok ve Nolcorp anlaşması en alt sınırımızı %30'a yükseltince bunun yakın zamanda olacağını sanmıyorum.
المقصود هو أنه مالك مكان بالمجلس إلا إذا تخلى شخص عن طيب خاطر وما اظن بيصير كذا في الوقت الحالي

Tamam, kendi isteğiyle gelmezse... her ne olursa olsun onu arabanın içine sokacağım.
حسنً ،الأن أسمعي إذا لم يأت معنا طوعا بعد ذالك علي أن أحضره الى السيارة مهما كان

25 yıl önce polis oğlunuzun kendi isteğiyle gittiğini düşünüyordu.
قبل 25 عاما شعرت الشرطة أن إبنك غادر لوحده,طواعية

kendi isteğiyle uyandığını hissediyorum, ama bu nasıl mümkün olur?
لقد شعرت أنها استيقظت من تلقاء نفسها لكن كيف يعقل هذا ؟

Davalı kendi isteğiyle polis gözaltına teslim olarak herhangi bir kaçış riski olmadığını kanıtladı.
المتهمة تتفق بأنها ليست خطر بسيط برغبتها إحاطة نفسها بحجز الشرطة

-Hayır,hayır. -Belki kendi isteğiyle gitti.
-ربما تكون قد ذهبت بمحض ارادتها

Ölümlü kanına ihtiyacımız var, kendi isteğiyle verecek birine.
فنحن بحاجة لدم شخص آدمي يعطيه بكامل إرادته