Programlama bana kendi kuralları, paradigmaları ve uygulamalarıyla kendi küçük evrenimi inşa etme gücü veriyor. | TED | منحتني البرمجة هذه القدرة المذهلة على بناء الكون الصغير الخاص بي بقواعده الخاصة وبارادايماته وممارساته. |
Çoğumuzun beyninde, kendi küçük polis memurları vardır. | Open Subtitles | أغلبنا لديه الشرطي الصغير الخاص به .. هنا |
Ve öylece, sanki kendi küçük dünyamıza gitmiş gibi olduk. | Open Subtitles | وهكذا,كمالو أنناانعزلنافي عالمنا الصغير الخاص |
Her birimiz kendi küçük evrenimizin merkezinde sanırız. | Open Subtitles | كل واحد منا يعتقد أنه مركز كونه الصغير الخاص به |
"...kendi küçük rollerini oynamalarını izledim." | Open Subtitles | شاهدتهُم يتصرّفون مع الأشياء بطرقهم الصغيرة الخاصة. |
kendi küçük imparatorluğumu kurdum. | Open Subtitles | وخلقت امبراطوريتى الصغيرة الخاصة. |
Bilgisayarımda bir virüs vardı ve ondan kurtulmaya çalışıyordum, birdenbire şöyle düşündüm, ya virüslerin bilgisayarlar içinde kendi küçük dünyaları varsa? | TED | كان هناك فيروس في جهاز الكمبيوتر الخاص بي، وكنت أحاول التخلص منه، وفجأة، فكرت فقط، ماذا لو كان للفيروسات عالمها الصغير الخاص بها داخل الكمبيوتر؟ |
Ayrıca, yerden ot bittiği için, Bay Kaplumbağa'nın kendi küçük parkı varmış gibi oluyor. | Open Subtitles | أصبح للسيد سلحفاة منتزهه الصغير الخاص |
kendi küçük müzesi gibiydi. | Open Subtitles | كان بمنزلة متحفه الصغير الخاص |
Burada Bleeding Heart Yard'da kendi küçük dükkanınız! | Open Subtitles | محلك الصغير الخاص هنا في باحة (بليندنج هارت). |
Teksas'ın kalbinde kendi küçük Guantanamo'ları. | Open Subtitles | معتقل (غوانتانمو) الصغير الخاص بهم في قلب (تيكساس) |
kendi küçük ailelerini yarattılar. | Open Subtitles | لقد كونوا عائلتهم الصغيرة الخاصة بهم |
Gerçekte, ne unvanı ne tacı ne de şatosu vardı ama sınırları evi ve ormanın kıyısındaki çayır olan ailesinin nesillerdir yaşadığı kendi küçük krallığının hükümdarıydı. | Open Subtitles | صحيح، إنها لم تكن تملك لقب ملكي ولا تاج ولا قلعة، لكنها كانت الحاكمة على مملكتها الصغيرة الخاصة بها، التي يحدها المنزل والمروج التي تقع على حافة الغابات |