Bunu anlamayan insanlar, ya da buna inanmayanlar kendileriyle ruhsal olarak iletişimde değiller. | Open Subtitles | والناس الذين لا يفهمون أو لا يصدقون لا ترتبط روحيا حقا مع أنفسهم. |
Mücadele sürecinde, kendileriyle de hesaplaşmış bazı köylülerle tanıştım. | Open Subtitles | التقيت بفلاحين هناك حيث عرفوا عن أنفسهم من خلال المعاناة |
kendileriyle konuşuyorlar. İstedikleri gibi görüyorlar kendilerini. | Open Subtitles | يحدثون أنفسهم يرون أنفسهم كما يحبوا أن يكونوا |
Hadi, adamım. Güney sahilindeki piliçler kendi kendileriyle sevişemezler. | Open Subtitles | إهدأ، هؤلاء المثيرات بالشاطئ الجنوبى لن يضاجعوا أنفسهم |
Ayrıca notları, yazdıkları kişiden çok kendileriyle ilgilidir. | Open Subtitles | ومُلاحظاتهم تميل إلى أن تكون حول أنفسهم أكثر من الشخص الذي يكتب إليه |
Tüm seri katiller ilk kendileriyle başlasa dünya daha iyi bir yer olur. | Open Subtitles | العالم سيكون مكانا أفضل لو بدأ القاتلون المتسلسلون السلسلة بقتل أنفسهم |
kendileriyle ilgili bir nebze de olsa bilgi sızması grubun işine geliyor. | Open Subtitles | حسنا، من أجل مصلحة المجموعة أن يكون أن يتم الإفصاح عن قليلا من المعلومات عن أنفسهم. |
Bazen erkekler kendileriyle ilgili yeni şeyler keşfederler. | Open Subtitles | حسنٌ، بعض الأشخاص يكتشفون بعض الأمور عن أنفسهم |
Lütfen hastaların sizden almaya çalışacağı ve kendileriyle diğerlerini boğazlamaya çalışacağı kemeri çıkarın. | Open Subtitles | من فضلك اخلعي حزامك الذي سيحاول المرضى أخذه منكِ وإستخدامه إمّا لشنق أنفسهم أو الآخرين. |
Göbekliler, kendileriyle yalandan mutlu olanlar. | Open Subtitles | و الجوانب الممتلئة الموهومون بأنهم راضون عن أنفسهم |
Efendiler kendileriyle ilgili 20 yıldır kesin bir şey anlatmadı nereden geldiklerini, hangi dili konuştuklarını. | Open Subtitles | لعشرين عاماً لم يخبرنا الأسياد بأى شىء إطلاقاً عن أنفسهم من أين جاءوا، لغتهم |
Gücü olmayanlar asla seçim yapamaz. Sadece kendileriyle baş başadırlar. | Open Subtitles | المغلوب على أمرهم لا يمكنهم أبدًا أن يختاروا لديهم فقط أنفسهم |
Dünya liderleri bu programda kendileriyle dalga geçiyorlar. | Open Subtitles | قادة العالم يأتون إلى هٌنا ليجعلون من أنفسهم أضحوكة |
Gençlerin kendileriyle ilgili imajları olumlu değilse, çevrelerinde olumsuz klişeler dışında bir şey yoksa bu onların benlik saygılarını etkiler. | TED | كما ترى، إذا كان الشباب ليس لديهم صور إيجابية عن أنفسهم وكل ما تبقى لهم هي القوالب النمطية السلبية، هذا يؤثر على صورة الذات لهم. |
Geniş sanat tarihi içerisinde, bu tarihi anlayan ve tekrar yazan, kendileriyle ilgili düşünceleri olan fakat diğer yandan da, bizim görüp, anlam vermemiz için yeni yerler oluşturan sanatçılara ilgim de bundan dolayı. | TED | إهتمامي بالفنانين الذين يفهمون و يعيدون كتابة التاريخ الذين يفكرون عن أنفسهم في إطار سرد أكبر لعالم الفن لكن قاموا بإنشاء أماكن جديدة بالنسبة لنا لنرى و نفهم. |
Limerick'li oğlanların kendilerini nasıl kirlettiğini gördüğünde, Kutsal ruhun evi olan genç bedenlerini nasıl aşağıladıklarını gördüğünde, kendileriyle nasıl oynadıklarını gördüğünde... | Open Subtitles | "وتنظــر في رعب إلى منظر أولاد "ليمريك وهم يدنسـون أنفسهم، .. ويلوثون أنفسهم |
Sanki bu adamlar kendileriyle yüzleşmelilermiş gibi. | Open Subtitles | كانوا لا بدّ أن يواجهوا أنفسهم |
Politikacılar kendileriyle ilgili haberleri okumayı sever. | Open Subtitles | السياسيون يستمتعون بالقراءة عن أنفسهم |
kendileriyle çelişseler bile. | Open Subtitles | حتى وإن كانوا يناقضون أنفسهم تماما |
İnsanlar sürekli kendileriyle olmaktan fenalık getiriyor. | Open Subtitles | من أن يكونوا مع أنفسهم |