Bense tüm bu fotoğrafların, bizlerin kendimizden daha büyük bir şeylere inandığımızı gösterdiğine inanıyorum. | TED | ما أعتقد أن هذه الصور تثبته أننا نعتقد في شئ أكبر من أنفسنا. |
İkimizde kendimizden daha büyük bir şeye hizmet ediyoruz. | Open Subtitles | كل خدمة شيء أكبر... ... من أنفسنا. |
Bu fotoğraflar, tüm dinlerde, tüm inançlarda, tüm kıtalarda, sadece başkalarının acılarını paylaşmanın, ve kendimizden daha büyük bir şeylere inanmanın yanında, bizlere, bir şeylerin yanlış olduğunu gördüğümüzde yanlışlıkları düzeltmek, sakatlıkları yoluna koymak ve sorunları ıslah etmek adına bir görev yükleyen cinsten ahlaki bir anlayışın varolduğunu gösteriyor. | TED | ما تثبته هذه الصور هو أن هناك إحساس أخلاقي بين كل الديانات، بين كل العقائد، بين كل القارات -- إحساس أخلاقي بأننا لا نتشارك آلالام الآخرين فقط، ونعتقد في شيئ أكبر من أنفسنا لكن لدينا واجب التحرك عندما نرى الأشياء الخطأ وتحتاج الى تصحيح، نرى الجروح التى تحتاج لعناية، نرى المشاكل التي تحتاج الى حلول. |
Zamanla bu tür yaratıcı ve yenilikçi ortamlar için en iyi koşulların niyet, amaç ve istek olduğu kanısına vardım. Bu kendimizden daha büyük bir şey için çalışmak. | TED | مع الوقت، توصلت لمعرفة الظروف المناسبة لهذه الأنواع من البيئات الابتكارية والإبداعية إنها وضوح النية، الغرض والشغف إنها العمل على شيء أكبر من ذواتنا |
Para için çalışıyor olduğumuzu çürüten motivasyonu üzerine bir TED Konuşması var ve kendimizden daha büyük bir şey için çalışırken, daha büyük yaratıcı görevler açısından, şu üç şeyin bizi nasıl motive ettiğini bilimsel olarak sunuyor. | TED | هناك محادثة TED حول التحفيز تضحد الاعتقاد القائل أننا نعمل لأجل المال، وتوضح بشكل علمي كيف أننا نتحفز بالفعل بثلاثة أمور، من حيث مهام الابتكار الكبيرة، عندما نعمل لأمر أكبر من ذواتنا. |