"kendine has" - Translation from Turkish to Arabic

    • فريدة من نوعها
        
    • يضع المقاييس
        
    • محددة جدًّا
        
    • الخاصة بها
        
    • خاص به
        
    Yeminli ifadelerde de belirtildiği üzere müvekkilim bir dâhidir ve yüksek zekâ zararlı olabilir ve siz kendine has zorluklar yaşayan bir çocuğun biz ona yeterlik duruşması yapamadan ifade vermesine izin verdiniz. Open Subtitles كما جاء في الإفادات، موكلي هو عبقري، و المخابرات عالية يمكن أن يكون حساب، وأنت سمحت قاصر مع تحديات فريدة من نوعها
    Ringdeki kendine has hareketleriyle tanınan güreşçi Sultan şimdi çok sıra dışı bir şekilde şöhret kazanıyor. Open Subtitles سلطان، المصارع المعروف عن التحركات فريدة من نوعها في الحلقة... تكتسب شعبية الآن عن شيء الأكثر غرابة.
    - Gerçekten güzel bir gözlem ve kendine has düşünme şekli bu. Open Subtitles -إنها ملاحظة جيدة وفكرة فريدة من نوعها
    Şehir meclisinin görevini sakinlik ve düzen içerisinde yürütmesi için kendine has bazı kuralları var. Open Subtitles مجلس المدينة يضع المقاييس للحفاظ على إدارة الحكومة في أسلوب هادئ ومنظم
    Bu makinenin kendine has bir güç döngüsü var. Open Subtitles "الدائرة الكهربائيّة في تلك الآلة محددة جدًّا"
    Yazın, kışın, sabahın, gecenin, hepsinin kendine has bir kokusu var. Open Subtitles الصيف، الشتاء، الصباح، المساء. كلها لها رائحتها الخاصة بها
    Dünyadaki bütün kitapların kendine has bir ISBN numarası vardır. Open Subtitles كل كتاب في العالم لديه رقم معيار دولي خاص به
    Fiziksel bir düzeyde, DMT gibi kendine has moleküller, epifiz bezi tarafından doğal olarak salgılanır. Open Subtitles على المستوى المادي تتشكل جزيئات فريدة من نوعها بشكل طبيعي DMT)من خلال الغدة الصنوبرية مثل الدي أم تي)
    Şehir meclisinin görevini sakinlik ve düzen içerisinde yürütmesi için kendine has bazı kuralları var. Open Subtitles مجلس المدينة يضع المقاييس للحفاظ على إدارة الحكومة بالأساليب الهادئة والمنظمة
    Bu makinenin kendine has bir güç döngüsü var. Open Subtitles "الدائرة الكهربائيّة في تلك الآلة محددة جدًّا"
    Evet, ben kendine has huyları olan bir yaratığım. Open Subtitles أجل، وأنا مخلوق ذو عادات محددة جدًّا.
    ...onu 4 milyar dolarlık bir denizaltıyı kolay hedefe çeviren kendine has çekici tarzları oluyor. Open Subtitles لديها الجاذبية الخاصة بها الذي يحول غواصة قيمتها 4 بيليون إلى هدف واضح
    Onun gibi büyük bir çekici geminin onu 4 milyar dolarlık kolay bir hedefe çeviren kendine has çekici tarzı oluyor. Open Subtitles سفينة ضخمة جذابة كتلك لديها الجاذبية الخاصة بها الذي يحول غواصة قيمتها 4 بيليون إلى هدف واضح
    Kontun kendine has bir hayat tarzı olduğu kesin. Open Subtitles لا شك وأن الكونت كانت لديه مفهوم خاص به عن الحياة.
    Her bilekliğin kendine has kimlik numarası var bu numarayı girin ve Kony'i meşhur etme görevine katılın. Open Subtitles كل سوار يحمل رقم خاص به دخل الرقم، وكن جزء من مهمة التشهير بكوني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more