Yeminli ifadelerde de belirtildiği üzere müvekkilim bir dâhidir ve yüksek zekâ zararlı olabilir ve siz kendine has zorluklar yaşayan bir çocuğun biz ona yeterlik duruşması yapamadan ifade vermesine izin verdiniz. | Open Subtitles | كما جاء في الإفادات، موكلي هو عبقري، و المخابرات عالية يمكن أن يكون حساب، وأنت سمحت قاصر مع تحديات فريدة من نوعها |
Ringdeki kendine has hareketleriyle tanınan güreşçi Sultan şimdi çok sıra dışı bir şekilde şöhret kazanıyor. | Open Subtitles | سلطان، المصارع المعروف عن التحركات فريدة من نوعها في الحلقة... تكتسب شعبية الآن عن شيء الأكثر غرابة. |
- Gerçekten güzel bir gözlem ve kendine has düşünme şekli bu. | Open Subtitles | -إنها ملاحظة جيدة وفكرة فريدة من نوعها |
Şehir meclisinin görevini sakinlik ve düzen içerisinde yürütmesi için kendine has bazı kuralları var. | Open Subtitles | مجلس المدينة يضع المقاييس للحفاظ على إدارة الحكومة في أسلوب هادئ ومنظم |
Bu makinenin kendine has bir güç döngüsü var. | Open Subtitles | "الدائرة الكهربائيّة في تلك الآلة محددة جدًّا" |
Yazın, kışın, sabahın, gecenin, hepsinin kendine has bir kokusu var. | Open Subtitles | الصيف، الشتاء، الصباح، المساء. كلها لها رائحتها الخاصة بها |
Dünyadaki bütün kitapların kendine has bir ISBN numarası vardır. | Open Subtitles | كل كتاب في العالم لديه رقم معيار دولي خاص به |
Fiziksel bir düzeyde, DMT gibi kendine has moleküller, epifiz bezi tarafından doğal olarak salgılanır. | Open Subtitles | على المستوى المادي تتشكل جزيئات فريدة من نوعها بشكل طبيعي DMT)من خلال الغدة الصنوبرية مثل الدي أم تي) |
Şehir meclisinin görevini sakinlik ve düzen içerisinde yürütmesi için kendine has bazı kuralları var. | Open Subtitles | مجلس المدينة يضع المقاييس للحفاظ على إدارة الحكومة بالأساليب الهادئة والمنظمة |
Bu makinenin kendine has bir güç döngüsü var. | Open Subtitles | "الدائرة الكهربائيّة في تلك الآلة محددة جدًّا" |
Evet, ben kendine has huyları olan bir yaratığım. | Open Subtitles | أجل، وأنا مخلوق ذو عادات محددة جدًّا. |
...onu 4 milyar dolarlık bir denizaltıyı kolay hedefe çeviren kendine has çekici tarzları oluyor. | Open Subtitles | لديها الجاذبية الخاصة بها الذي يحول غواصة قيمتها 4 بيليون إلى هدف واضح |
Onun gibi büyük bir çekici geminin onu 4 milyar dolarlık kolay bir hedefe çeviren kendine has çekici tarzı oluyor. | Open Subtitles | سفينة ضخمة جذابة كتلك لديها الجاذبية الخاصة بها الذي يحول غواصة قيمتها 4 بيليون إلى هدف واضح |
Kontun kendine has bir hayat tarzı olduğu kesin. | Open Subtitles | لا شك وأن الكونت كانت لديه مفهوم خاص به عن الحياة. |
Her bilekliğin kendine has kimlik numarası var bu numarayı girin ve Kony'i meşhur etme görevine katılın. | Open Subtitles | كل سوار يحمل رقم خاص به دخل الرقم، وكن جزء من مهمة التشهير بكوني |