| Sen de kabul edersin ki orada traş olmak ya da saçını kestirmek için oturmuyorsun. | Open Subtitles | انت موافق انك لست هنا من اجل الحلاقة او قص الشعر. |
| Saçlarını kestirmek ve gelati yemek gibi mi? | Open Subtitles | مثل قص شعركِ وتناول الأيس كريم ؟ |
| Bende o kadar alışverişten sonra yorulduğum için biraz kestirmek üzereydim. | Open Subtitles | كنت سآخذ غفوة لأني كنت منهكة للغاية من رحلة التسوق تلك |
| Gidip uzanmak, kestirmek istersen diye. | Open Subtitles | في حال أريد أن تذهب الاستلقاء، يأخذ قيلولة أو شيء من هذا. |
| Evet, gün içinde kestirmek verimliliği arttırıyormuş. | Open Subtitles | نعم , القيلولة تبقيك منتجة و اشياء مثل هذة |
| Hayır, saçımı kestirmek istemiyorum. | Open Subtitles | كلا، لَن أقص شعري. |
| Ayrıca, artık nafaka vermeyeceğim için saçlarımı berberlik yüksekokulunda kestirmek zorunda da kalmayacağım. | Open Subtitles | وبدون مال نفقة، ويمكن أن اتوقف عن قصّ شعري عند حلاق الكلية. |
| Yargıcın ilk yaptığı şey saçını kestirmek, biliyorsun. | Open Subtitles | اول شيء يفعله القاضي هو قص شعرك |
| Bu şehir de saç kestirmek 200 dolara mal oluyor. | Open Subtitles | قص الشعر هذا يكلف 200 دولا في المدينة |
| - Saç kestirmek için geç mi kaldım? | Open Subtitles | متأخر على قص الشعر؟ كلا.. كلا.. |
| Ya da laboratuarda kestirmek dışında uyku uyudun? | Open Subtitles | أَو أكثر مِنْ غفوة في مختبرِكِ؟ أَنا بخير. |
| Onunla birkaç ameliyatım oldu ve her biri güzel bir kadının kollarında kestirmek gibiydi. | Open Subtitles | لقد خضعت لـ7 جراحات معه وكل جراحة كانت بمثابة غفوة في أحضان إمرأة جميلة |
| Ve biraz kestirmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | وقال أنة يشعر أنة يود أن ياخذ غفوة |
| Adı Creighton Jones. 17 mayıs 1961'de, biraz kestirmek için yol kenarına çekmiş. | Open Subtitles | نزل عن الطريق يوم 17 أيار عام 1961 ليأخذ قيلولة |
| Sonraki hayatınıza yenilenmiş bir şekilde başlamadan önce kestirmek gibi bir nevi. | Open Subtitles | سيكون الأمر أشبه بأخذ قيلولة قبل الإستيقاظ بكامل نشاطك وحيويتك لبدءِ حياةٍ جديدة |
| kestirmek için odanıza gittiğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | أخبرتني أنّك ذهبت إلى غرفة النوم لتأخذ قيلولة |
| Saatim bozuldu ve biraz kestirmek üzereyim beni bir saat içinde uyandırmanıza ihtiyacım var. | Open Subtitles | تعطلت ساعتي وسأنام القيلولة لذا أحتاج أن توقظوني خلال ساعة |
| Evet, gün içinde kestirmek verimliliği arttırıyormuş. | Open Subtitles | نعم , القيلولة تبقيك منتجة و اشياء مثل هذة |
| Belki biraz kestirmek ruhumu dinlendirir. | Open Subtitles | لعل القيلولة ترفع من معنوياتي. |
| "Saçımı kestirmek istiyorum". | Open Subtitles | أريد أن أقص شعري |
| -Saçımı kestirmek istemiyorum. | Open Subtitles | - لا أريد قصّ شعري. |
| Ya da saçlarını kestirmek istiyorlardır ki ben bunu iki aydır yaptıramıyorum. | Open Subtitles | أو ربما يريدون فقط الحصول على قصة شعر أي أنني ، عن نفسي ، لم أكن قادرة على العمل لشهرين |
| En son hatırladığım, biraz kestirmek için uzanmıştım. | Open Subtitles | أخر ما أذكرة رقودى من أجل غفوه |
| Yarışın ortasında kestirmek oldukça kötü bir stratejiydi ve bu şok zafer, kemirgen ile sürüngen arasındaki uzun mesafe yarış tarihini değiştirdi. | Open Subtitles | أخذ قيلوله في منتصف السباق ـ ـ ـ كانت فقط بشكل مطلق إستراتجيه سيئة ـ ـ ـ و هذا النصر المفاجئ غير رياضة ـ ـ ـ |