Ayrıca, bu akşamki randevumuz için aynı derecede keyifsiz ve kötümserim. | Open Subtitles | كما أنني مكتئبة و متشائمة حول موعدنا الليلة |
Dün çok keyifsiz olduğumu söyledin. Neden? | Open Subtitles | لذا , بالأمس قلت إنى بدوت مكتئبة |
Eğer o ortamda çalışıyorsan, keyifsiz olmana şaşmamalı. | Open Subtitles | إذن، فلا عجب أنّك مكتئب في مكان عملك |
Lord Bullingdon, bugün pek keyifsiz görünüyorsunuz. | Open Subtitles | سيدي "بلينجدون"، تبدو مكتئب جداً اليوم؟ |
Esas ilginç olan Bay Yeaman'ın bu kadar keyifsiz görünmesi. | Open Subtitles | الشيء المثير للأهتمام هو كيف يبدو السيد (يميين) كئيباً وساخطاً |
Çatı sızdırmaya başladığından beri biraz keyifsiz. | Open Subtitles | لقد كانت متوعكة قليلاً منذ أن بدأ السقف بالترشيح ترشيح ؟ |
Noel alışverişi zor ve keyifsiz bir iştir. Bana bir şey alacak mısınız? | Open Subtitles | ساعود في الساعة الثالثة، للتسوق لحاجيات الكريسمس وهو ليس بالشيء اليسير ولا بالشي السار |
Yapma, şu anda keyifsiz misin? | Open Subtitles | بالله عليكِ... هل أنتِ مكتئبة الآن؟ |
-Biraz keyifsiz ...ama sebebi kalp nakli gerekmesi. | Open Subtitles | -إنها مكتئبة قليلاً لكن اتضح حاجتها لزراعة قلب، لذا... |
Hayır, keyifsiz değilim. | Open Subtitles | لا، لا... لستُ مكتئبة |
keyifsiz. | Open Subtitles | مكتئبة |
James Cameron keyifsiz bir Aquaman istemez. | Open Subtitles | سأتدبر الأمر (جيمس كامرون) لا يبغي -رجل ماء مكتئب |
Kendimi biraz keyifsiz hissediyorum. | Open Subtitles | -أنا مكتئب ليس إلا |
Sanırım o gün balık yakalayamadıkları için Kevin keyifsiz görünüyor. | Open Subtitles | أعتقد أن (كيفين) يبدو كئيباً بعض الشيء لإنهم لم يصطادوا شيئاً ذلك اليوم، |
Biraz keyifsiz gibisin. | Open Subtitles | أنت تبدو كئيباً بعض الشيء |
Köşesine çekildi, çok keyifsiz. | Open Subtitles | ذهبت لتستريح متوعكة |
Pekala, karım biraz keyifsiz olduğunu söylüyor ama... | Open Subtitles | بأنها متوعكة صحياً قليلاً ...لكن |
Üçte dönerim. Noel alışverişi zor ve keyifsiz bir iştir. | Open Subtitles | ساعود في الساعة الثالثة، للتسوق لحاجيات الكريسمس وهو ليس بالشيء اليسير ولا بالشي السار |