Ne kadar ileriye gidebileceğinizi ve yapabileceklerinizin sınırını belirleyecek tek kişi sizsiniz. | TED | أنت الشخص الوحيد الذي تقرر إلى أي مدى تذهب وماهو مدى استطاعتك. |
Bütün bu hikayede geleceğini seçme hakkı olan tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في هذا الموقف بأسره الذي يستطيع تحديد مستقبله. |
Albert Windsor olarak lafını dinleyeceğini düşündüğüm tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في رأيي الذي يعكن أن يصغي إليه. |
New York'ta beni görmeyi reddedebilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في نيويورك الذى يرفض حضورى |
Burada başarı basamaklarını inen tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذى ينزل من على سلم النجاح؟ |
Olayı deşin, Kennedy cinayetiyle ilgili dava açabilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | استمر فى الحفر , أنت الشخص الوحيد الذى يمكنه فتح المحاكمة في جريمة قتل كينيدي |
Onu hapse tıkmak için gerekli olan kanıtı elde edebilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في صفنا القادر على اعطائنا دليلاً غير اجرامي كي نزجه للسجن |
Araştırmalarıma göre bunu yapabilecek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | وفقاً لبحثي يبدو أنّك أنت الشخص القادر على تحقيق ذلك |
Hiç değişmeyen tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي لم يتغير إطلاقاً |
- Hastaneden eve gelen tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي رضي بالقدوم |
Lütfen Ajan Machado, güvenebileceğim tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أرجوك أيّها العميل (ماتشادو)، أنت الشخص الوحيد الذي بإمكانه مُساعدتي. |
Bu hayatta tamamen güvendiğim tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي أثق فيه |
Efendim, buradaki tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | سيدي، أنت الشخص الوحيد هنا |
İşin doğrusu, Bay Dillinger dışında buraya gelen tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | في الحقيقة إنه بخلاف السيد (ديلينجر)، أنت الشخص الوحيد الذي جاء هنا علي أن أطلب منك... |