Bir hainin son sığınağı olduğunu. Özür dilerim. Kişisel bir şey kastetmedim. | Open Subtitles | بأنها الملاذ الأخير للاوغاد أنا آسف يا سيدي لم أقصد اي شيء شخصي |
Bu onun için iş değil. Kişisel bir şey. | Open Subtitles | أنه ليس عمل بالنسبه له لقد كان شيء شخصي جدا |
Kişisel bir şey değil, Ivan. | Open Subtitles | لا شيء شخصي يا أيفان إنها تكلفة اداء العمل. |
Bu vermeniz gereken bir karar. Kişisel bir şey. | TED | وإنما هو قرار تقوم أنت باتخاذه. إنه أمر شخصي. |
Öyle yapmalısın, Yarbay bunun Kişisel bir şey olmadığını anlaman gerektiği gibi. | Open Subtitles | ،يجب أن تعتبره كذلك،كولونيل فقط كما ينبغي أن تدرك أن هذا ليس أمراً شخصياً |
Sana Kişisel bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع ان أسألك شيئاً شخصياً ؟ ألديك مانع ؟ |
Bu biraz üzücü bir durum ama Kişisel bir şey değil bence. | Open Subtitles | هذا قليل من عد نقاط لكني لا أظن ان الأمر شخصي |
Kişisel bir şey değildi ama telefonun kapalı olduğundan sana bahsedemedim. | Open Subtitles | حسناً, لم يكن شيء شخصي, لكن هاتف كان مغلق, |
Bakın beyler, hepimiz bu işi para için yapıyoruz. Yemin ederim ki, bu Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | إسمعا يا رفاق، كلنا هنا لنجني المال ولا شيء شخصي هنا |
Sizden Kişisel bir şey alabilir miyim diye merak ediyorum. | Open Subtitles | ... أتساءل إذا استطعتِ أن تعطيني شيء يخصك شيء شخصي |
Kişisel bir şey çıktı. Bebek bakıcın değilim. | Open Subtitles | ـ إنّكِ تطارديني، كان لديّ شيء شخصي هذا المساء ـ أنا لست جليستك |
Kişisel bir şey değil ama ödeme almayı planlıyoruz. | Open Subtitles | لا يوجد شيء شخصي هنا،لكننا نخطط على أن يتم الدفع لنا |
Çünkü genelde malzemelerimi ödünç vermem ve bu Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | لانه عادة انا لا اقرض المعدات وهذا ليس شيء شخصي حسناً انسى المعدات |
Keşke onun aleyhine kullanabileceğimiz Kişisel bir şey biliyor olsaydık. | Open Subtitles | أتمنى حقاً معرفة أمر شخصي يؤثر فيها كثيراً |
Kişisel bir şey değil, haberin olsun Yüzbaşı. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم يا كابتن أن هذا ليس أمر شخصي |
Eminim ki, bunu size söylemem Kişisel bir şey değil, sadece biraz avuntu olacaktır. | Open Subtitles | و أنا متأكدة بأن إخباري لكِ بإنه ليس أمراً شخصياً هو مواساة بسيطه |
Haber vermeye deymezdi. Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | ليس بالشىء الذي يستحق التبليغ ليس شيئاً شخصياً |
Çok çılgın; pastırma gibi kokuyor. Sadece daha Kişisel bir şey. | Open Subtitles | هذا غريب، أشم رائحة اللحم المُقدد فيما عدا أن الأمر شخصي! |
Kişisel bir şey. | Open Subtitles | مع المشرفة على النصوص. انه أمر شخصى |
Tamam, laboratuar teknisyeniniz olduğum halde yakın dostlarmışız gibi benimle Kişisel bir şey mi paylaşacaksınız? | Open Subtitles | حسنًا، هل ستخبريني بشيء شخصي جدًا عنكِ كما لو كنا أفضل أصدقاء رغم أنني خبيرة معملكِ؟ |
Seni öldürmek zorundayım. Kişisel bir şey değil, biliyorsun. | Open Subtitles | يجب أن أقتلك,أتعلم لا يوجد شيئ شخصي |
Şimdi iş yapıyor muyuz? Bu Kişisel bir şey değil, anlarsın. | Open Subtitles | موافق هل سنتم الصفقة الآن؟ لا يوجد ضغينة شخصية كما ترى |
Kişisel bir şey değil, koca adam. | Open Subtitles | لا تعتبر الأمر شخصياً أيها الضخم |
Tamam, tamam. Sadece görüntü amaçlı. Kişisel bir şey değil | Open Subtitles | لا عليك، هذا للتجميل لا غير، ليس من شيء شخصيّ في ذلك. |
Haydi ama. Bunda Kişisel bir şey yok. Ahlaki bir taraf tutmuyorum. | Open Subtitles | هيا, لايوجد شئ شخصى بيننا ولا اتخذ موقف اخلاقى منك |
Bana saygısızlık etmedi. Kişisel bir şey de değildi. | Open Subtitles | هو لم يقلل منى , لم يكن الأمر شخصيا |
Kişisel bir şey. | Open Subtitles | إنها مسألة شخصية |
Bu Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | هذه ليست محنة شخصية بل مهنية |