Balıkçılar yakalayacak yeterli balık olmadığını görünce o kadar üzüldüler ki Kimsenin beklemediği bir şey yaptılar. | TED | كان الصيادون مستائين من قلة أعداد سمك الصيد لدرجة أنهم قاموا بعمل لم يتوقعه أحد. |
Beynini direkt olarak bilgi bölümüne bağladık. Kimsenin beklemediği ama çipin yaptığı bir şey. Beynimde olayın sanal bir görüntüsünü yaratıp içinde gezebiliyorum. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الشريحة لم يتوقعه أحد يمكني خلق صورة إفتراضية من حدث في عقلي |
Böylece Kimsenin beklemediği tek şeyi yaptım: Yalan söyledim. | Open Subtitles | لذا قمت بالشيء الوحيد الذي لن يتوقعه أحد. |
İkimiz de Kimsenin beklemediği gelişmeler gördük. | Open Subtitles | كلانا رأى إنجازات لم يتوقعها أحد |
İkimiz de Kimsenin beklemediği gelişmeler gördük. | Open Subtitles | كلانا رأى إنجازات لم يتوقعها أحد |
Son sürpriz Valensiya'da, Rossi Kimsenin beklemediği bir şey yaptığında yaşandı. 1 7 yarıştan 1 7'ncisi | Open Subtitles | "المنعطف الأخير كان في "فالنسيا حيث فعل "روسي" ما لم يتوقعه أحد |
Kimsenin beklemediği ama çipin yaptığı bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الشريحة لم يتوقعه أحد |
Kimsenin beklemediği ama çipin yaptığı bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الشريحة لم يتوقعه أحد |
Kimsenin beklemediği ancak Çipin yaptığı bir şey.. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الرشيحة لم يتوقعه أحد |
Bu beklenmeyen umut mesajları, "New York Times"ı tam anlamıyla çekinmeden değiştirmemiz ve aynı zamanda bu yolu Kimsenin beklemediği gibi açmamız sayesinde ortaya çıkmış oldu. | TED | رسائل الأمل غير المتوقعة هذه استطاعت أن تخترق الصفوف عبر قوتنا الهائلة في محاكاة "نيويورك تايمز"، وأيضًا لأننا سلكنا مسارًا لا يتوقعه أحد. |
Ve Kimsenin beklemediği bir şey buldu. | Open Subtitles | ووجدت شيئًا لم يتوقعه أحد |
Luthor, hiç Kimsenin beklemediği bir şey yaptı. | Open Subtitles | لوثر) فعل ما لم يتوقعه أحد) |
Evet. Kimsenin beklemediği zekice bir plandı. | Open Subtitles | كانت فكرة ذكية، لم يتوقعها أحد. |
Ama Kimsenin beklemediği bir şekilde. | Open Subtitles | ولكن بطريقة لم يتوقعها أحد |