Koca Ayak'ın neden bu kadar az fotoğrafı var bu açıklıyor. | Open Subtitles | الأمر الذي سيُفسّر سبب قلّة الصُور لذو القدم الكبيرة. |
Evet, sadece söylüyorum, Koca Ayak'ın akşam yemeği olmak istemiyorum. | Open Subtitles | أجل، إنّي أقول فحسب، لا أريد أن ينتهي بي الحال كعشاء لذو القدم الكبيرة. |
Ve şu anda biz konuşurken, Oxford'daki profesörler Koca Ayak'ın D.N.A. örneklerini inceliyorlar. | Open Subtitles | وبينما نتحدّث الآن، أساتذة في جامعة (أكسفورد) يدرسون عينات من الحمض النووي لذو القدم الكبيرة. |
Koca Ayak'ın, dairesine girmeye çalıştığını söylüyor. | Open Subtitles | تقول أنّ ذو القدم الكبيرة حاول إقتحام شقتها |
Koca Ayak'ın varlığına dair ortaya sürdüğün tüm kanıtlar, aslında para avındaki insanlar. | Open Subtitles | كلّ هذه الأدلّة التي تدّعي أنّها تُثبت وُجود ذو القدم الكبيرة هو في الواقع مُحاولة للناس لكسب المال. |
Sadece harika bir yeteneğin olduğunu ve Koca Ayak'ın peşinde kariyerini heba ettiğini görmek yazık olur demek istiyorum. | Open Subtitles | انا فقط اريد ان اقول انك موهبة غير عادية لذا من العار ان اراك تترك عملك من اجل مطاردة ذوي الارجل الكبيرة |
Evet, Koca Ayak'ın şehre inebileceğini düşünüyor musunuz diye sordu. | Open Subtitles | أجل، أعتقد أنّها إتّصلت بي لتسألني لو إعتقدتُ أنّ ذو القدم الكبيرة سيتجرّأ على دخول منطقة حضريّة. |
Ve Koca Ayak'ın şehirde olduğuna dair bir delilinin olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | وشككتُ أنّ لديها أدلّة على وُجود ذو القدم الكبيرة هُنا في المدينة. |
Birçok saygın kişi, Koca Ayak'ın varlığına inanıyor. | Open Subtitles | أوَتعلمين، الكثير من الأفراد المُحترمين بدرجة كبيرة يُؤمنون بوجود ذو القدم الكبيرة. |
O ara sokağa Koca Ayak'ın izlerini bırakanın bir insan olduğu. | Open Subtitles | إنساناً... ترك آثار ذو القدم الكبيرة في ذلك الزقاق. |
Koca Ayak'ın pençesi var. | Open Subtitles | ذو القدم الكبيرة لديه مخالب. |
Koca Ayak'ın peşinden koşup, kariyerini ziyan edişini görmek yazık olacak. | Open Subtitles | لذا من العار ان اراك تترك عملك من اجل مطاردة ذوي الارجل الكبيرة |