İki çocuğu ve kocasıyla birlikte yaşadığı bodrum katında kendini asmış. | Open Subtitles | شنقت نفسها في الغرفة السفليه سكنت مع زوجها وطفليها |
Bir tarafta mutlu bir kadın vardı vaktini kocasıyla birlikte geçiren atlara binen, güvenli, korunaklı ve huzur içinde yaşayan. | Open Subtitles | إمرأة سعيدة تقضي وقتها مع زوجها وتركب الخيول كل شيء محمي ومريح |
Eski kocasıyla birlikte olabilmek için benimle öğle yemeği... - ...randevusunu iptal etti. | Open Subtitles | لقد ألغت موعد الغداء معي لتكون مع زوجها السابق |
Ezilmiş bir kadındı ve kocasıyla birlikte tanık yerleştirme programına girmek istemedi. | Open Subtitles | لم تكن تريد أن تدخل إلى برنامج حماية الشهود مع زوجها |
Kız kardeşim ve kocasıyla birlikte yaşıyorum. İstersem ömrümün sonuna kadar onlarla yaşayabilirim. | Open Subtitles | أسكن مع أختي وزوجها ويوافقان على سكني معهما |
Tabii ki bir kadın böyle bir zamanda kocasıyla birlikte olmak isteyecektir. | Open Subtitles | بالطبع زوجة ستتمنى أن تكون مع زوجها في وقت كهذا. |
Ve kesinlikle onları ayrı yaşadığı ve korktuğu kocasıyla birlikte bırakmazdı. | Open Subtitles | وبكل تاكيد لم تكن لتتركهم مع زوجها المنفصلة عنه التى هى خائفة منه |
Size şans diliyor. kocasıyla birlikte kendi topraklarında ölmek istiyor. | Open Subtitles | لعائلتك و لليابان هي تتمنى لك الخير. هي تريد الموت مع زوجها على تربة أرضها |
Bir tarafta mutlu bir kadın vardı, vaktini kocasıyla birlikte geçiren, atlara binen, güvenli, korunaklı ve huzur içinde yaşayan. | Open Subtitles | ذات يوم ... إمرأة سعيدة كانت تقضي وقتها مع زوجها تمتطي الخيول, كل شيء حولها أمن و مريح |
Bu da onun kocasıyla birlikte olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أنها ليست تعيش مع زوجها |
Evet ve kocasıyla birlikte kumsaldaki evine taşınmışlar. | Open Subtitles | أجل, و تعيش عند الساحل مع زوجها الجديد |
Sura özgür olacak ya bu hayatta ya da diğer hayatta kocasıyla birlikte olacak. | Open Subtitles | (سورا) ستكون حرة في هذه الحياة، أو الأخرى مع زوجها بجوارها |
Ama George sana yardım etmek istemedi. Sen de onun kocasıyla birlikte olarak Bayan Lyford'dan intikam almayı düşündün. | Open Subtitles | (لذا فكرّتِ بالإنتقام من السيّدة (ليفورد بممارسة الجنس مع زوجها |
Birkaç yıl önce Oving Meydanı'da kocasıyla birlikte Bayan Benton'un leydi hizmetçisi olarak Londra'da çalışıyordum. | Open Subtitles | للسيدة (بينتون)، التي عاشت في ساحة (أوفينجتون) مع زوجها |
Eski kocasıyla birlikte. | Open Subtitles | .مع زوجها السابق |
Büyükannem kuaförlük yapmaya başlar, Batı Los Angeles'taki evlerini inşa eden kocasıyla birlikte bir kredi çekerler-- ki bu kredi, o zamanlarda asla bir siyahi aileye verilmemiş. | TED | أصبحت جدتي مصففة شعر وحصلت على قرض مع زوجها وبنوا بيتهم في غرب (لوس أنجلوس)، هذا القرض لم يكن ليُعطى لعائلة سوداء في ذلك الوقت. |
Ve şimdi, dördüncü kocasıyla birlikte... | Open Subtitles | والآن, هي مع زوجها الرابع... |
Londra'da kocasıyla birlikte olmalı, öyle değil mi? | Open Subtitles | لابد أنها في (لندن) مع زوجها أليس كذلك؟ |
Biri Yeşil Bölgedeki evinde kocasıyla birlikte vurmuş. | Open Subtitles | قتلها شخصُ وزوجها بمنزلهما بالمنطقة الخضراء. |
kocasıyla birlikte, silahlı en az 4 korumayla dolaşıyorlar. | Open Subtitles | وهي وزوجها محاطان بما لا يقل عن أربعة حراس مسلحين طوال الوقت |
Biri Yeşil Bölgedeki evinde kocasıyla birlikte vurmuş. | Open Subtitles | قتلها شخصُ وزوجها بمنزلهما بالمنطقة الخضراء. |