| Eğer pilot veya yardımcı pilot teröristlerle işbirliği yapıyorsa bu kokpitteki tartışmayı açıklayabilir. | Open Subtitles | إذا كان الطيار أو مساعد الطيار يعمل مع الإرهابيين فهذا سيفسر سبب الجدال في قمرة القيادة |
| Bu da demek oluyor ki kokpitteki ajanlardan birinin işini bitirip diğerini bizi Coughlan'a geri götürmeye zorlayacağız. | Open Subtitles | وهذا يعني اخراج واحد من وكلاء في قمرة القيادة وإجبار الآخر أن يطير بنا إلى كولان. |
| Bu simülasyonlarda kokpitteki insan unsurunu çıkartmışsınız. | Open Subtitles | في هذه المحاكاة، أنّك أبعدت الجانب الإنساني من قمرة القيادة. |
| Hatırladığım son şey kokpitteki füze uyarısıydı. | Open Subtitles | تحذير إطلاق قذيفة على قمرة القيادة |
| Sen değil. O.. kokpitteki. | Open Subtitles | كلا، ليس أنتِ بل من في قمرة القيادة |
| kokpitteki ortam çok daha farklı. | Open Subtitles | التجربة مختلفة تماماً في قمرة القيادة |