Yalta'da Amerikan danışmanları arasındaki bir Komünist, istenmeyen bir komünisttir. | Open Subtitles | شيوعي واحد وسط المستشارين الأمريكيين في يالطا هو رقم كبير |
Liberal biri, eğitimli ve zenciler gibi düşünen bir komünisttir. | Open Subtitles | الليبرالي هو شخص شيوعي ذو تعليم عالي يفكر بطريقة الزنوج |
Yaptığı sporda en iyisi olduğundan, doğal olarak bir komünisttir. | Open Subtitles | كونها الأفضل في رياضته، بطبيعة الحال هو شيوعي. |
Bir Komünist düşünün, Üniversitelerden birinin fakültesinde bir Komünist, işte o istenmeyen bir komünisttir. | Open Subtitles | شيوعي واحد شيوعي واحد في كلية جامعة واحدة هو رقم كبير |
Kim karısını ve piçini terk edip Kuzey'e kaçarsa, o sapına kadar komünisttir. | Open Subtitles | شخص يهجر زوجته وطفله ويذهب إلى الشمال، فهو شيوعي حتى العظم |
Bir üniversite fakültesindeki tek bir komünist, yeteri kadar komünisttir. | Open Subtitles | أن شيوعي واحد في هيئة تدريس جامعة واحدة يعتبر شيوعي واحد لعديد من الجامعات. |
Bir üniversite fakültesindeki tek bir komünist, yeteri kadar komünisttir. | Open Subtitles | أن شيوعي واحد في هيئة تدريس جامعة واحدة يعتبر شيوعي واحد لعديد من الجامعات. |
Ve yalnız, yalnız Dışişlerinde bir Komünist olsa Dışişleri'nde tek bir tane dahi Komünist bulunsa yine de O istenmeyen bir komünisttir. | Open Subtitles | وحتّى ... حتّى إن كان هناك شيوعي واحد فقط في وزارة الخارجية |
İyi dinle, kuzenin Abraham komünisttir. | Open Subtitles | اسمع، ابن عمك شيوعي. |
Kim gülerse, komünisttir. | Open Subtitles | أي شخص يضحك هو شيوعي |
- komünisttir. | Open Subtitles | -أنتِ تعلمين أنه شيوعي! |
Oh, bu Ned. Kendisi komünisttir. | Open Subtitles | هذا (نيد)، إنه شيوعي. |
komünisttir o. | Open Subtitles | (بريمر) شيوعي |