İş hakkında konuşmak zorunda değiliz. Her şeyi konuşabiliriz. | Open Subtitles | ليس علينا التحدث عن العمل تحدثي عن اي شيء |
Biliyorsun, istemiyorsan konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | إذاً، تعرفين ليس علينا التحدث إن لم ترغبي بذلك |
konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا ذلك |
Bu akşam iş konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | حَسناً، الآن نحن ليس من الضروري أن نَتكلّمُ كُلّ العمل. |
Bunu, hemen şimdi konuşmak zorunda değiliz. Görevini yaptın. | Open Subtitles | ليس علينا أن نتحدث عن هذا الآن لقد قمت بواجبك. |
Bunları konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا أن نتكلم بخصوص هذا الأمر |
İstemiyorsan bunu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا الحديث عن ذلك إدا كنت لا تريدين. |
- Bunu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لسنا مضطرين للتحدث عن ذلك حسنٌ |
- konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لسنا مضطرين للحديث عن ذلك نحن لسنا في جلسة |
Sorun değil. Bu konuda konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا بأس، لا يتوجب علينا التحدث عن الأمر |
Önemli değil, bu konuları konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | حسنًا، هذا لا بأس، لا داعي أن نتحدث بشأن هذا. |
Ve sonra tuvaletle aramda bir şeyler oldu. Önemli bir şey değil. Bunu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | حصل أمر بيني وبين المرحاض، ليس مهماً، لا داعي لأن نتحدث عن ذلك. |
Kamera karşısında konuşmak zorunda değiliz ama bir sürü insan bu korkunç trajediyle eşsiz başa çıkış yönteminizi merak ediyor. | Open Subtitles | لا نحتاج أن نتحدث للكاميرا... لكن الكثير من الناس يتساءلوا عن طريقتكم المميزة للتأقلم... مع هذه المأساة الفظيعة. |
Her yalnız kalışımızda çocuklarım hakkında konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | تعلمين، ليس علينا التحدث دائما عن الأطفال عندما نكون لوحدنا. |
Aslında var ya, bu konuda konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | أتعلمين ماذا؟ ليس علينا التحدث عن ذلك. |
Hayatım, her gün konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | عزيزتي, ليس علينا التحدث كل يوم. |
- Bunu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا التحدث حول ذلك أتفق معكِ |
İmkansız. Annenle konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | مستحيل ليس علينا التحدث مع والدتك |
konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا ذلك |
Bu konuyu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | نحن ليس من الضروري أن نَتحدّثُ عنه. |
Tamam,istemezsen onun hakkında konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | حسناً، ليس علينا أن نتحدث عنه إن كنت لاتريد ذلك |
konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا أن نتكلم بهذا الموضوع |
Hayır, bunu şu anda konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | كلاّ، ليس علينا الحديث عن ذلك الآن. |
Bunu şimdi konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لسنا مضطرين للتحدث عن هذا الآن |
Bunu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا يتوجب علينا التحدث عن ذلك؟ |
Önemli değil, bu konuları konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ،حسنًا، هذا لا بأس لا داعي أن نتحدث بشأن هذا |
Bak, şimdi bunu konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | إسمع .. لا داعي لأن نتحدث في هذا الأن |
Kamera karşısında konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | نحن لا نحتاج أن نتحدث للكاميرا. |