"konuşmayacaktır" - Translation from Turkish to Arabic

    • لن يتحدث
        
    • لن تتحدث
        
    • لن تتكلم
        
    Eğer hâlen yaşıyorsa kimseyle konuşmayacaktır. Open Subtitles استرخ يا تارغو لو كان لا يزال حيا لن يتحدث لأحد
    Zaten hiçbir zaman onun eline geçmemeliydi yani biz çaldığımızda bu konuda konuşmayacaktır. Open Subtitles لذا فلم يكن من المفترض أن يحصل على الصندوق منذ البداية، ولذلِك فهو لن يتحدث حينما نَسرِقهُ منه
    Bir süre konuşmayacaktır, gitsek bir şey kaçırmayız. Open Subtitles هو لن يتحدث لبعض الوقت وعلينا نحن أيضا الرحيل
    Kimseyle konuşmayacaktır. Open Subtitles لن تتحدث مع أحد أبدًا، أنت أوقفتها عند حدها
    Eğer bu kadın gerçekten bir örtbasın içindeyse onun tarafında olmayan bir avukatla konuşmayacaktır. Open Subtitles إذا كانت هذه المرأة متورطة في عملية التستر الأصلية لن تتحدث إلى محامي ليس بجانبها بعد الآن
    Kalırsa kaldığı süre içinde benimle asla konuşmayacaktır. Open Subtitles أعني بأنها لن تتكلم معي مرة أخرى طوال فترة بقاءنا هنا إذا إستمرت معنا هي
    Ona işkence ediyorlar ama konuşmayacaktır. Open Subtitles لقد تعرض للتعذيب لكنه لن يتحدث
    İlçede bir daha kimse benimle konuşmayacaktır. Open Subtitles و لن يتحدث احد في البلدة معي مجددا
    Louis güvenlik görevlisini sıkıştırıyor ama konuşmayacaktır. Open Subtitles لويس يضغط على الحارس, و لكنه لن يتحدث.
    Hepimiz birden üzerine gidersek, konuşmayacaktır.. Open Subtitles لن يتحدث اذ ذهبنا جميعاً اليه هكذا
    Bizimle konuşmayacaktır. Open Subtitles انه لن يتحدث الينا.
    Ama korkarım ki sizinle konuşmayacaktır. Open Subtitles لكنني أخشى أنه لن يتحدث إليك
    İşe yarar bir şey bulmak istiyorsak, bilgisi olanlarla konuşmamız lazım, ve Liam da konuşmayacaktır. Open Subtitles لو أن هنالك ،شيء ما هنا فنحن بحاجة ،لذكاء بشري و(ليام) لن يتحدث إلينا
    O çocuğun bana ait olmadığını ispatlayana kadar benimle konuşmayacaktır. Çok saçma. Open Subtitles لن تتحدث معي حتى أثبتأنهليسطفلي،هذاسخيف!
    Bizimle konuşmayacaktır. Peki ne yapacağız? Open Subtitles لن تتحدث إلينا ماذا سنفعل إذاً؟
    Muhtemelen benimle bir daha hiç konuşmayacaktır. Open Subtitles ربما لن تتحدث معي ثانية.
    Benimle telefonda konuşmayacaktır. Open Subtitles لن تتحدث معي عبر الهاتف.
    Kimseyle konuşmayacaktır. Open Subtitles إنها لن تتحدث لأي أحد
    Shelby benimle asla konuşmayacaktır. Open Subtitles لن تتحدث معي (شيلبي) مرة أخرى
    Kadın konuşmayacaktır ama peşini bırakır ve onu izlersek bir ipucu yakalayabiliriz. Open Subtitles لن تتكلم ، لكن إذا أبقيناها خارجا فسنقوم بمراقبتها وربما تقودنا الى شيء ما
    Rozetli hiç kimseyle konuşmayacaktır. Open Subtitles هي لن تتكلم مع اي احد مع شاره الشرطه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more