Onunla kendi soyundan biriymiş gibi konuştuğun zaman seni dinleyecektir. | Open Subtitles | عندما تتحدث معه كأحد أفراد عشيرته يجب أن يطيع رغباتك |
Bak, gergin olduğunu biliyorum ama onunla konuştuğun zaman sadece kendin ol. | Open Subtitles | أسمع , اعرف بأنك متوتر لكن عندما تتحدث لها فقط كن على طبيعتك |
Ve Lux ile konuştuğun zaman ona harika biri olacağını ve onu birinci sıraya koyacağını söylerken... | Open Subtitles | عندما تتحدث مع لوكس كنت ذلك الرجل العظيم وكنت تضعها أولاً |
Bu şekilde konuştuğun zaman sana neden sinirlenmediğimi bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول معرفة سبب عدم غضبي عليكِ عندما تتحدثين إليّ هكذا |
Böyle konuştuğun zaman bana babanı hatırlatıyorsun. O da böyle konuşurdu. | Open Subtitles | طريقتك في قول ذلك تخيل لي أن أخاطب أباك |
İnsanlar sen onların gelecekleri ile ilgili konuştuğun zaman,anlamada sıkıntı yaşıyorlar. | Open Subtitles | الناس لديهم مشكلة في الفهم عندما تتكلمين معهم عن مستقبلهم |
Her şeyin ayarlandığını öğrendiğime göre geri dönebilirim. Babasıyla konuştuğun zaman, burada kalmasını söyle. | Open Subtitles | عندما تتحدث إلى والدها اطلب منه أن يبقى هنا |
Bağışçılarla konuştuğun zaman, ekonomiden, iş imkanlarında, toplu konuttan bahset, ve Langston'a laf atma. | Open Subtitles | عندما تتحدث مع المتبرعين فتكلم عن الاقتصاد والوظائف والإسكان ولا تسئ إلى لانغستون |
konuştuğun zaman bekârları kaçırdığının farkındasın değil mi? | Open Subtitles | تعرف عندما تتحدث تجبر العزباوات على الانصراف ، حسناً ؟ بالطبع |
Bu, çok zor anlaşılan bir göz korkutma falan değil ve sen böyle konuştuğun zaman endişelerle doluyorum. | Open Subtitles | وهذا هو مجرد نوع من الترهيب الضمني كما أنني... أشعر بقلق بالغ عندما تتحدث بهذة الطريقة |
Tommy, konuştuğun zaman diğer insanların seni duyduğunun farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | (تومي) أنت تعلم أن الناس تسمعك عندما تتحدث أليس كذلك ؟ |
Bu şekilde konuştuğun zaman, bir doktormuş gibi konuşmuyorsun. | Open Subtitles | عندما تتحدث هكذا لا تبدو وكأنك طبيب |
Raymond, çok iyi bir çocuksun ama bazen konuştuğun zaman yüreğim ağzıma geliyor. | Open Subtitles | (ريموند) أنت فتى لطيف لكن هذه عندما تتحدث قلبي يصل إلى حنجرتي |
Magic Man'le konuştuğun zaman Chuck-dog şunu söyledi de: | Open Subtitles | عندما تتحدث مع (ماجيك) قُل له : تشاك) يقول) |
Onlarla konuştuğun zaman... | Open Subtitles | عندما تتحدث اليهم... |
Bebeğim, sen benimle konuştuğun zaman. | Open Subtitles | "حبيبي، عندما تتحدث معي" |
Bu arada, konuştuğun zaman annene benden selam söyle. | Open Subtitles | في المرة القادمة عندما تتحدثين معها |
Ama bil yani, konuştuğun zaman söylediğin şeylerin çoğu "He, he, he, elbise falan." olarak çıkıyor. | Open Subtitles | ولكن لكي أكون مُنصفاً,عندما تتحدثين, أغلب ما تقولينه يبدو مثل"هراء,هراء,وفي النهاية ملابس" |
Böyle konuştuğun zaman Ariel tek yaptığın beni gerçekten üzmek oluyor. | Open Subtitles | تعلمين، عندما تتحدثين هكذا،يا أرييل... كل ما تفعلينه هو جعلى حقا مستأ. |
Böyle konuştuğun zaman bana babanı hatırlatıyorsun. O da böyle konuşurdu. | Open Subtitles | طريقتك في قول ذلك تخيل لي أن أخاطب أباك |
Böyle konuştuğun zaman seni sevi... | Open Subtitles | احب ذلك عندما تتكلمين.. |