"konuşurlarken" - Translation from Turkish to Arabic

    • يتحدثان
        
    • يتكلمان
        
    • يتكلمون
        
    • يناقشون
        
    • يتحدّثان
        
    • كانوا يتحدثون
        
    - Çünkü doğru. Annemle konuşurlarken duydum. Open Subtitles لأنها الحقيقة سمعته هو و أمي يتحدثان في هذا الأمر
    ...bütün olan cinayetler hakkında konuşurlarken üst üste bindirilen çekimde Jack, elinde bir baltayla çıldırmış şekilde oradan oraya koşturuyor. Open Subtitles بينما كانا يتحدثان عن جرائم القتل التي حدثت في الفندق تراكب الصورة كان
    Az önce Gas ve Grol'deydim, ve iki genci konuşurlarken duydum. Open Subtitles لقد فرغ الغاز من سيارتى ولقد سمعت هذان الشخصان يتكلمان
    İlk randevumuzu düşünürken dedim ki hani Alvy ve Annie ilk randevuda ilk öpücük olayını konuşurlarken bunu aniden aradan çıkarıvermişlerdi. Open Subtitles كنت أفكر بموضوع أول موعد تعرف، آلفي و آني يتكلمان عن أول قبلة خلال الموعد
    konuşurlarken duydum, gerçek hapishanede değiliz. Open Subtitles سمعتهم يتكلمون. إنه ليس بسجن حقيقي
    konuşurlarken duydum. Open Subtitles سمعتهم يتكلمون.
    Mahkemeler ve avukatlar şundan bundan konuşurlarken. Open Subtitles بينما كانت المحاكم والمحامين يناقشون هذا وذاك.
    Dr. Masters ve Virginia, seninle Barb hakkında konuşurlarken kulak misafiri oldum. Open Subtitles لقد سمعت دكتور ماسترز وفيرجينيا يتحدّثان عنك وبارب.
    Bilgisayarda konuşurlarken onun yerine ben yazmak zorunda kaldım. Open Subtitles ،عندما كانوا يتحدثون على الإنترنت .كان علي كتابة كل شيء لأجلها
    Bir çifti konuşurlarken duymuştum ama şaka yapıyorlar sandıydım. Open Subtitles سمعت رجلين يتحدثان هكذا، لكنني اعتقدتهما يمزحان
    Şuradaki iki adamı konuşurlarken duydum. Open Subtitles لفت انتباهي هؤلاء الاثنان يتحدثان
    Ava ile daha önce hiç görmediğim bir kadını Ellen May hakkında konuşurlarken gördüm. Open Subtitles رأيت " إيفا " ومرأة لم أراها من قبل يتحدثان عن " آيلين ماي " يبدوا شيء جاد
    Kurt ve Paige'i sokakta konuşurlarken gördüm. Open Subtitles نظرت إلى (كيرت)و(بايج) وهُما يتحدثان في الشارع
    Anne ve Babam konuşurlarken duydum. Open Subtitles سمعتُ أمي و أبي يتكلمان
    Burrows ve Scofield, ne kadar uzağa gitmeleri gerektiği hakkında konuşurlarken, silahı olan adam çarşafı buldu. Open Subtitles أحدهم و هو الرجل ذي المسدس و جدها بينما كان (بوروز) و (سكوفيلد) يتكلمان بشأن المسافة التي كانا سيقطعانها
    Burrows ve Scofield, ne kadar uzağa gitmeleri gerektiği hakkında konuşurlarken, silahı olan adam çarşafı buldu. Open Subtitles أحدهم و هو الرجل ذي المسدس و جدها بينما كان (بوروز) و (سكوفيلد) يتكلمان بشأن المسافة التي كانا سيقطعانها
    konuşurlarken, "Yardım et." sözlerini işaret etti. Open Subtitles - لم أفعل - عندما كانوا يتكلمون تفوه بكلمة...
    - konuşurlarken duydum... - Ruslar mı? Open Subtitles لقد سمعتهم يتكلمون الروسية؟
    - Dün kahvaltıda konuşurlarken duydum. Open Subtitles -سمعتهم يناقشون الأمر البارحة -أثناء الإفطار
    - Özel bir şey konuşurlarken içeri alamazsın Open Subtitles -لا يمكنكِ الدخول وهم يناقشون شيء خاص
    Bahse girerim bu konu onların akıllarına senin arkandan...konuşurlarken...geldi. Open Subtitles أظنّهما طلعا بهذه الفكرة عندما كانا يتحدّثان من... وراء... ظهرك
    O'nun hakkında konuşurlarken benimleydin. Open Subtitles كنت معي لمّا كانوا يتحدثون عن الأمر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more