1955 yılında onu televizyonda izledikten sonra normal çocuklar gibi korsancılık oynamaya başladık. | Open Subtitles | بعد أن شاهدناه على التلفاز سنة 1955، بدأنا بلعب القراصنة. تعلم، كما يفعل بقية الأطفال. |
Çocuklar korsancılık oynarken... anne babaları ev taksitlerini ve büyük oğlanın üniversite harcını... pokere yatırıyor. | Open Subtitles | و بينما يلعب الأطفال لعبة القراصنة و الأم و الأب يخسران أقساط المنزل و نقود الكلية في ماكينات البوكر |
Ama ne kadar meşgul olursa olsun, herşeyi bırakıp benimle korsancılık oynardı. | Open Subtitles | لقد كان يدع كل شىء فى يده ويلعب معى لعبة القراصنة. |
(Alkışlar) Ve şunu vurgulamak çok önemli: bu, bizim "korsancılık" dediğimiz şey değildir. | TED | (تصفيق) من المهم التاكيد على ان هذا ليس ما يمكن تسميته " قرصنة " |
Ancak bu konsey, uluslararası korsancılık gibi şeyleri çok ciddiye almaktadır. | Open Subtitles | ولكن هذا المجلس يأخذ الأمور مثل القرصنة الدولية على محمل الجد |
Onlarla korsancılık oynamama izin vermiyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يريدونني أن ألعب معهم لعبة القراصنة |
Bak dostum, bu korsancılık olaylarına çetrefilli işlere bulaşmak için girmedim. | Open Subtitles | أنا لم أدخل لعبة القراصنة من أجل أن اهرب كالجبان |
korsancılık oynayacağız. Kalasta yürü! | Open Subtitles | سنلعب القراصنة سيري على اللوح الخشبي |
korsancılık oynardık. | Open Subtitles | لقد لعبنا لعبة القراصنة |
korsancılık oynayan küçük kız mı? | Open Subtitles | فتاة صغيرة تلعب مع القراصنة |
korsancılık oynardık. | Open Subtitles | لقد لعبنا لعبة القراصنة |
Hayır, çünkü bu korsancılık olur. | Open Subtitles | كلا لأنها ستكون قرصنة |
korsancılık! | Open Subtitles | نعم ، قرصنة مسموحة |
korsancılık Caleb. | Open Subtitles | (إنها قرصنة مسموحه يا (كيليب |
- Çok uzun zamandır bu korsancılık işindeyim artık yoruldum. | Open Subtitles | لقد كنت في مجال القرصنة منذ زمن طويل! |