- Geçit odası korunaklı, değil mi? - Binbaşı kesinlikle işe yaramaz mı diyorsun? | Open Subtitles | غرفة البوابة محمية هل تقولي أنه لن يعمل بالتأكيد؟ |
Bu derin, korunaklı sular dünyanın en büyük avcılarından birini çeker. | Open Subtitles | هذا العُمقِ، مياه محمية , يَجْذبُ أحد صيّادي العالمِ العظماءِ , |
Çok huzurlu... ve şu çılgın dünyadan korunaklı. | Open Subtitles | و محمية تماماً من هذا العالم المجنون |
Vadideki korunaklı, kırmızı halılı Çiftlik Evi, | Open Subtitles | مكان محمي في حضن الوادي مفروش بالون القرمزي |
Bir tarafta mutlu bir kadın vardı vaktini kocasıyla birlikte geçiren atlara binen, güvenli, korunaklı ve huzur içinde yaşayan. | Open Subtitles | إمرأة سعيدة تقضي وقتها مع زوجها وتركب الخيول كل شيء محمي ومريح |
Güçlü ordusu en korunaklı şehirlerinin içinde konuşlanıp başkenti ele geçirmek için hazırlanıyordu. | Open Subtitles | قام بجمع جيش قوي جداً في أكثر مدينة محصنة لديهم حيث يدرب جنوده لاحتلال العاصمة. |
Çünkü etraftaki az da olsa korunaklı tek yer burası. | Open Subtitles | لأن هذا هو المكان الوحيد هنا المحمي إلى حد ما |
Endişeliyken karanlık ve korunaklı bir ortam ararım. | Open Subtitles | هناك شيء حول السلامةِ، البيئة المحمية المُظلمة. |
Hem iyi saklanmış hem de iyi korunaklı olmalıydı. | Open Subtitles | يجب أنْ يكون مخفيّاً جيّداً و محروساً جدّاً |
Görüyorsun ya, etrafımız korunaklı alanla çevrili. | Open Subtitles | كما ترىِ، كل ما حولنا منطقة محمية |
korunaklı nükleer güç. Bir deniz altı Faraday kafesi. | Open Subtitles | طاقة نووية محمية قفص فاراداي" تحت سطح البحر" |
Ne fark eder ki? Sıkıcı, korunaklı ve içler acısı bir hayat yaşamışım. | Open Subtitles | عشت حياة مملة، محمية ، مثيرة للشفقة |
İkimiz de korunaklı birer çocukluk geçirmişiz. | Open Subtitles | هي وأنا, كان لدينا طفولة محمية جدا. |
Ben çok korunaklı bir çevrede büyüdüm. | TED | نشأت في بيئة محمية جدا |
Bu gece korunaklı yerde değilsin, Merl. - Ne istiyorsun? | Open Subtitles | أنت لست على أرض محمية الحقيقة |
korunaklı hayatlarımızı yaşıyoruz. | Open Subtitles | نعيش حياة محمية جدا. |
Bu, Delaware'deki Cape Henlopen Eyalet Parkı'nın korunaklı sahilinin bir kısmı ve bu nesne kayıp botumuzla aynı ölçülere sahip. | Open Subtitles | هذا جزء من شاطئ محمي في منتزه ولاية كايب هينوبلين في ديلوير و هذا الغرض |
Ben sadece seni kaybetmek istemiyorum. Babanın mekanı korunaklı. | Open Subtitles | ،الأمر أنّني لا أريد خسارتكِ .منزل والدكِ محمي |
Bir çok şeyden korunaklı burada bile sadece en sert şeyler zamana dayanabilmiş. | Open Subtitles | حتى هنا، أنه محمي من العناصر، فقطالأشياءالصعبةتنجولعصور: |
Aşırı korunaklı bir tesise girip oradan birini çıkarmak için. | Open Subtitles | -بماذا؟ -إاقتحام منشأة محصنة بشدة وإخراج أحدهم |
Ulaştırma Bakanı olarak kariyerimde sanırım en sevdiğim anlardan biri, Citi Bike programı açtığımız gündü. First Avenue boyunca bisikletle gidiyordum, korunaklı şeridimde, baktım ve yayaları gördüm, hepsi refüjlerde, güvende duruyorlardı trafik akıp gidiyordu kuşlar ötüyordu... (Gülüşler) otobüsler kendilerine ait şeritlerde gidiyorlardı | TED | اعتقد أنها لحظاتي المفضلة كمفوض للنقل هو اليوم الذي تم اطلاق "سيتي بايك" فيه لقد كنت أركب "سيتي بايك " للجادة الاولى في ممر الدراجات المحمي الخاص بي ونظرت حولي وشاهدت المشاة يقفون بأمان على جزر المشاة ويتدفق السير والطيور تغنّي (صوت ضحك) والباصات كانت تسرع في الممرات الخاصة بها |
Daha korunaklı yapmanın bir yolunu bulmalıydık. | Open Subtitles | كان علينا أن نجد طريقة ما لجعله أكثر المحمية. |
İyi korunaklı diyorsun da onu kim koruyor? | Open Subtitles | عندما تقولين محروساً جدّاً مَنْ يحرسه؟ |