Üzgünüm ama sağ kulağının yüksek desibel aralığında büyük bir duyu kaybı var. | Open Subtitles | حسناً ، لديك هبوط حاد في مدى الوحدة الصوتية العالية في أذنك اليمنى |
Not alırken saçını kulağının... arkasına atıyorsun. | Open Subtitles | عليك أن تفعل هذا الشيء مع شعرك عند تدوين الملاحظات. أنت نوع من الثنية وراء أذنك. |
Fakat kişinin bilmediği husus fahişede bir mikrofonun bulunduğu ve sahnedeki adamın kulağının arkasında küçük bir alıcının olduğu. | Open Subtitles | لكن ما يعلمه الجمهور أن الرجل مفخخ بمكبر صوت والرجل على المسرح لديه مستقبل صغير خلف أذنه |
Bir kulağının arkasından diğerine doğru keseceğim. | Open Subtitles | سوف أقوم بالقطع خلف أذنه و من الخلف حتى الأذن الأخرى |
Eğer parmağının girdiği bir şeyi isteseydim, kulağının içini yerdim! | Open Subtitles | ! لو أردت شيئا لمسه ابهامك لأكلت ما بداخل اذنك |
Çok fazla şey istediğimi biliyorum, ama babam senin kulağının yere yakın olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | اعرف هذا ما بعد النداء لكن أبي أبقت أذنك دائماً قريبة من الأرض |
Topu kulağının arkasına çek... ve fırlattığında, bırak parmaklarının arasından yuvarlansın, anladın mı? | Open Subtitles | ارمي الكرة فوق أذنك وعندما ترمينها دعيها تتدحرج من بين اصابعك، صحيح |
Beni duyuyorsan, saçını kulağının arkasına kıvır. | Open Subtitles | إذا أنت يمكن أن تسمعني، دسّ شعرك وراء أذنك. |
Sonra bütün yol boyunca kulağının dibinde dırdır ederim. | Open Subtitles | سأظل أتكلم فى أذنك بقوة و بسرعة كبيرة طوال الرحلة |
Tek yapman gereken, kulağının içine koyman, sonra başlamaya hazırız. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو وضعها في أذنك وسنكون على إتصال |
Haftalar öncesinden McPherson kulağının içine yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن ماكفرسون زرعها في أذنك الداخلية قبل أسابيع |
Sol kulağının arkasında garip izler var. Bu izleri daha önce iki kere daha görmüştüm. | Open Subtitles | هناك شق غريب خلف أذنه اليسرى لقد رأيت هذا الشق مرتين قبل ذلك |
kulağının etrafında hiç çürük görmedim ama ölüm civarındaki yaralar, normal ışık dalga boyunda görünmez. | Open Subtitles | لم أرى أي كدمات حول الأذن, ولكن يمكن أن تظهر تحت أطوال موجية معينة. |
Şu yaptığın şey. Saçını kulağının arkasına doğru atman. | Open Subtitles | هذا شيء الذي تفعلينه دفع شعركِ إلى خلف الأذن |
Eğer parmağının girdiği bir şeyi isteseydim, kulağının içini yerdim! | Open Subtitles | ! لو أردت شيئا لمسه ابهامك لأكلت ما بداخل اذنك |
Küçük havuçları seviyor, yulafını yedikten sonra... ve kulağının arkasından... kaşınmasından çok hoşlanıyor. | Open Subtitles | تفضّل ثمرة جزر بعد وجبة الطعام، وتحب أن تلاطفي وراء أذنها. |
Tek yapman gereken, kulağının içine koyman, sonra başlamaya hazırız. | Open Subtitles | كل ما عليكِ هو أن تضعيها على أذنكِ ثم سنذهب |
İnsanın burnunun ve kulağının her sene ne kadar büyüdüğünü bilirdin. | Open Subtitles | . أن انف الانسان و اذنه تنمو بكسر بوصه كل عام |
kulağının çınlaması zehrin etkisi. | Open Subtitles | هذا الطنين في أذنيك... بسبب السم |
Dün gece Lily'i yıkarken kulağının arkasında Martin Luther King Günü'nden kalma izler gördüm. | Open Subtitles | كنت احممها ليلة امس و ما زلت ارى اثار مارتن لوثر كينغ وراء اذنها |
Yoo, kulağının arkasında değil, kulağında. | Open Subtitles | لا, في الواقع أعتقد بأنه ليس خلف اذنكِ. أنا أعتقد بأنها اذنكِ |
Her bir kulağının üzerinde bir dilim pastırma varmış kravat yerine boynunda 2.5 metrelik bir yılan asılıymış. | Open Subtitles | فوق كل أُذن من أذنيه ، توجد قطعة من لحم الخنزير و حول عنقه ثعبان بطول ثمانية أقدام كربطة عنق |
Sağ kulağının gerisine. | Open Subtitles | وراء أذنَه الصحيحةَ. شاهدْه؟ |
- kulağının içini bile boyamış. | Open Subtitles | عليك أن تقرص إذنه. |