| Beş dakika önceye kadar, bu kuledeki tek Hulk bendim. | Open Subtitles | قبل خمس دقائق , كنت هلك الوحيد في هذا البرج |
| kuledeki keskin nişancıların devre kesiciye bakmadığı 15 saniyelik bir zamanımız var. | Open Subtitles | هناك فرصة 15 ثانية لا يراقب فيها القناصة على البرج الدائرة الكهربية |
| kuledeki büyük çanın yanında. Sana göstereyim. | Open Subtitles | بجانب ذلك الجرس الكبير فوق البرج ، انا سأريك |
| Önce biz taşı alacağız, sonra sizi kuledeki Daisy'e götüreceğiz. | Open Subtitles | أولاً سوف نحصل على الصخرة ثم نأخذكملديزىفى البرج. |
| kuledeki benim ekibim, Owen. | Open Subtitles | إنَّهُ فريقي موجودٌ بذلكـ البرجِ يا *أوين* |
| Sevgili dük. Bu akşam kuledeki özel yemek için her şey ayarlandı. | Open Subtitles | كل شيء مرتب لذلك العشاء الخاص في البرج الليلة |
| - Sevgili Dük. Gotik kuledeki akşam yemeği için her şey hazırlandı. | Open Subtitles | كل شيء مرتب لذلك العشاء الخاص في البرج الليلة |
| Saat neredeyse 3. kuledeki gardiyan kendinden geçmiştir. | Open Subtitles | إنها الثالثة تقريباً, و هذا يعني ان حارس البرج عليه ان يكون مخدراً الآن |
| Şimdi bunu tartışmayalım. Saat neredeyse 3. kuledeki gardiyan kendinden geçmiştir. | Open Subtitles | إنها الثالثة تقريباً, و هذا يعني ان حارس البرج عليه ان يكون مخدراً الآن |
| Duman detektörü doğu kuledeki bu boş odalarda. | Open Subtitles | كاشفات الدخان موجودة في هذه الغرف الخالية من البرج الشرقي |
| Bizi geriye götürecek olan şey, kuledeki gardiyanların yasak bölgenin ortasında delik görmesi olacak. | Open Subtitles | ما سيعيقنا هو إن كان حرّاس البرج ينظرون لحفرة كبيرة بالأرض المحايدة |
| İnsanlar kuledeki küçük Pole'ü, zavallı Bayan Salisbury'i konuşuyor. | Open Subtitles | الناس تتحدث عن الولد المسكين في البرج وعن تلك العجوز المسكينة ، السيدة سالزبوري |
| kuledeki bu küçük çocuğun kraliyet bayrağını taşıyan 40 bin kişilik birliği olur. | Open Subtitles | وهذا الولد الصغير في البرج سيكون لديه ذات يوم 40000 جندي يسيرون تحت لوائها |
| Bu parti nedeniyle kuledeki dairelerin fiyatı ne kadar artacak farkında mısınız? | Open Subtitles | بسبب ذلك الحفل ارتفعت أسعار الشقق في البرج الذي يُديره. |
| Efendim, hiç kimse ne kuledeki çocuklardan, ne de annelerinden bahsetmiyor. | Open Subtitles | جلالتك، لا أحد ذكر الولدين في البرج أو أمهم |
| Buckingham , kuledeki Prenslerin öldüğüne dair bir söylenti yayıyor . | Open Subtitles | باكنغهام ينشر إشاعة بأن الأميران الموجودين في البرج قد ماتا |
| Evet, onlar buraya park etmiş... kuledeki konuşmaları farklı bir frekanstan alıp dilediğimizde... | Open Subtitles | ركنا سيارتهما هنا ليسمعا البرج حينها تلقوا هذا على تردد مختلف |
| kuledeki birinin icabına bakacağı günü mü beklemek istiyorsun cidden? | Open Subtitles | أتودّين حقًّا الانتظار حتّى يضطرّ أحد على هذا البرج لتدبر أمره؟ |
| Tuzağa düşmüş olan oydu. kuledeki kadın oydu. | Open Subtitles | أنه هو كان الشخص المحتجز هو السيدة في البرج |
| Bir kez daha, tek yapmamız gereken, bunu kuledeki bağlantı kutusuna takmak | Open Subtitles | مرة أخرى، كل ما علينا فعله هو وضع هذا في نقطة الإتصال عند قاعدة البرج |
| - Aynı adam, kuledeki. - kuledeki mi? | Open Subtitles | - نفس الرجلِ الرجلِ على البرجِ. |