Vücudunun her yanı sana işe girmemen gerektiğini söyler veya kurşun geçirmez bir yelek giymek için birşeyler yapmanı. | Open Subtitles | كل شيئ في جسدك يدل على انه يجب ان تحصل على وظيفة او تفعل شيئ تحصل من خلاله على سترة مضادة للرصاص |
Kendine benim gibi kurşun geçirmez bir yelek almalısın. | Open Subtitles | أتعلم، يجب أن تشتري سترة مضادة للرصاص مثلي |
Kendine benim gibi kurşun geçirmez bir yelek almalısın. | Open Subtitles | يجب أن تشتري سترة مضادة للرصاص مثلي |
Bu kupa, özel yapım ve kurşun geçirmez bir muhafaza içinde bir erkek ve bir eğitimci olarak başarısızlığını hatırlatmak için koro odasına yerleştirilecek. | Open Subtitles | هذا الكأس سيتم تثبيته في غرفة الجوقة في مبنى خاص ضد الرصاص ليذكرك يوميا بفشلك |
İnsaniyet Bakanlığının adamları iyi silahlanmış ve kurşun geçirmez bir kamyonet sürüyor olacaklar. | Open Subtitles | موظفو وزارة الموارد البشرية مسلحين جيداً ويستقلون سيارات ضد الرصاص |
"Siyah, kurşun geçirmez bir araç iki dakika önce giriş yaptı." | Open Subtitles | *سيارة سوداء مضادة للرصاص* *تحركت منذ دقيقتان مضت* |
(Kahkahalar) Ve pelerinim rüzgârla dalgalanıyor, çünkü o çılgın gibi uzun ve benim sivri kulaklarım tetikte ve bu maske de yüzümün yarısını kapatıyor ve ben göğsümde de kurşun geçirmez bir şey var, böylece kimse beni vuramaz. | TED | (ضحك) ويرفرف ردائي في الريح لأنه طويل جداً مرتدياً اذناي المدببتين، ومرتدياً للقناع الحاجب لنصف وجهي أيضاً، ولدي أشياء مضادة للرصاص على صدري كي لا يستطيع أحد ايذائي. |
Memur Wood'un eşi, ona kurşun geçirmez bir yelek almış ve Noel Ağacı'nın altına koymuş. | Open Subtitles | زوجة الضابط (وودز) قد ابتاعت له... سترة مضادة للرصاص ووضعتها تحت شجرة الميلاد. |
Dürüstlük kurşun geçirmez bir yelek değil Freddy. | Open Subtitles | الأستقامة ليست سترة ضد الرصاص يا فريدي |