Şahsi eşya yok. Hapisten çıktıktan sonra hayat kurmakla hiç ilgilenmemiş. | Open Subtitles | لا أغراض شخصية، لم يهتم ببناء حياة بعد خروجه من السجن. |
Bir dolap imparatorluğu kurmakla meşguldüm. | Open Subtitles | كنتُ مشغولاً قليلاً ببناء أمبراطورية الخزائن |
Bir aile ve ülke kurmakla meşgullerdi. | TED | كانوا مشغولين جداً ببناء عائلة ودولة. |
Üzgünüm, yaşadığım yerde hayatımı kurmakla çok meşguldum. | Open Subtitles | أنا آسفة. لقد كنت منشغلة بتأسيس أمور حياتي هناك |
Benim adıma, bu tamamen aile kurmakla ve bir ailem olmasını çok istememle ilgiliydi. | Open Subtitles | بالنسبة لي، كان الأمر يتعلق بتأسيس عائلة ومدى رغبتي بتأسيس عائلة |
Bir hata yaptın ama onu kabullenmektense öz kardeşini sana komplo kurmakla suçluyorsun. | Open Subtitles | أنّك أرتكبت خطئاً، وبدلاً من أن تعترف بذلك، أنّك أتهمت شقيقك بالتآمر ضدك. |
Biz Barker'ın kutusunu kurmakla meşgul olurken Endframe, platformla bizi market karşısında dövüyor. | Open Subtitles | اذا, بينما نحن مشغولوا ببناء صندوق "باركر" "اندفريم" تغلبنا فى السوق بمنصتنا |
Seni bulmuşken "Molly's" bir karaoke sahnesi kurmakla ilgili düşünceni soracaktım? | Open Subtitles | - بما أنني وجدتكِ, كنت أتساءل ما رأيكِ ببناء منصة غناء في (مولي)؟ |
- Senden oluşan bu birlik bir sahra hastanesi kurmakla görevli. | Open Subtitles | - حسنا, هذه الوحدة-وهي أنت - ستقوم- بتأسيس مستشفى ميداني لكن أولا علينا |
Savcılık seni cinayet komplosu kurmakla suçlamaya karar verdi. | Open Subtitles | مكتب المدعي العام قد قرر إتهامك بالتآمر لإرتكاب جريمة قتل |
Ama casusluk suçu işlemek için komplo kurmakla tehdit edeceksiniz. | Open Subtitles | لكنكم ستهددونه بالتآمر على ارتكاب جريمة التجسس. |