Parmağın yumuşamış kısmını kesersek kısalır ama yine de kurtarılabilir. | Open Subtitles | إذا قمنا بقطع الجزء المتخرب من الإصبع، سيكون أقصر، ولكنه سيكون قابلا للإنقاذ. |
Hâlâ onun kurtarılabilir bir yanı olduğunu düşündüğüne eminim. | Open Subtitles | أراهن أنك مازلتَ تعتقد بوجود شئ فيه قابل للإنقاذ. |
Fakat bence göz kurtarılabilir durumda. | Open Subtitles | ولكنني أظن أن العين قابلة للإنقاذ. |
Bence bu kurtarılabilir. | Open Subtitles | أعتقد ان هذه قابلة للإنقاذ |
Belki bunu duymak sizi şaşırtacak, eğer hayatının ilk altı ayında emzirilmişse her 22 saniyede bir çocuk kurtarılabilir. | TED | قد تتفاجئون لمعرفة أنه بالإمكان إنقاذ طفل كل 22 ثانية لو تم إرضاعهم في الستة شهور الأولى من الحياة. |
Madenciler kurtarılabilir, hastalar kurtarılabilir, güzel filmler çekilebilir. | TED | يمكننا إنقاذ عمال المناجم، يمكننا إنقاذ المرضى، يمكننا إنتاج أفلام رائعة. |
Şu anki terapilerimizle birlikte bile, milyonlarca hayat kurtarılabilir demek bu. | TED | حتى مع العلاجات التي لدينا حالياً، هذا قد يعني إنقاذ الملايين من الأرواح. |
Ben kurtarıldıysam, herkes kurtarılabilir. | Open Subtitles | إذا استطعت إنقاذ نفسي، فنستطيع إنقاذ الجميع. |