Onu insanları kurtarırken gördüm. Kazanabilir. Evet. | Open Subtitles | أنت مخطئ , لقد رأيتها وهي تنقذ العديد , يمكنها أن تربح |
Bul onları. Onlara, dünyayı kurtarırken nasıl öldüğünü anlat. | Open Subtitles | أعثر عليهم، وأخبرهم كيف ماتت وهي تنقذ العالم |
Ya da dünya zaten kendini kurtarırken, onu kurtarman gerektiğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | أو تظن بأنك بحاجة لإنقاذ العالم و هو ينقذ نفسه أصلاً |
Siz su yolundan gidip kızları kurtarırken biz de onların istediklerini yapacağız. | Open Subtitles | هذا ما سنعطيه لهم بينما تمري أنتِ خلال الطبقة الجوفية وتقومي بإنقاذ الفتيات |
Nick'in seni kurtarırken öldüğünü söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت ذلك قلت " نيك " الحقيقي مات يحاول إنقاذك |
Teğmen Cameron, benim hayatımı kurtarırken öldü. | Open Subtitles | ان الملازم كاميرون مات وهو ينقذني |
Bunların hepsi başkalarının hayatını kurtarırken ölen insanlar. | Open Subtitles | إنها أناس ماتوا و هم ينقذون أرواح الآخرين |
Sanırım insanları kurtarırken biraz daha dikkatli olmalısın, kahraman. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن تكون أكثر حذراً عندما تنقذ الناس أيها البطل |
Sağ ol. Bak sen etrafta koşuşturup dünyayı yağız uluslararası düşmanlardan kurtarırken gidip bir sığınakta takılmayacağım. | Open Subtitles | شكراً، إسمع، أنا لا أريد الإختباء في القبو بينما أنت تتسلل بالجوار و تنقذ الكوكب، |
Gemi enkazında bir kız vardı ve hayatımı kurtarırken öldü. | Open Subtitles | كانت هنالك فتاة في حطام سفينة ماتت وهي تنقذ حياتي، وقد كانت أنتِ |
Benim hayatımı kurtarırken öldü. | Open Subtitles | أتعنين كما مات الرجل الآلي؟ لقد مات لكي ينقذ حياتي |
İnsanlarımı felaketten kurtarırken oturup onu izledim. | Open Subtitles | وقفت بجانبه وشاهدته وهو ينقذ قومي من الكارثة |
Doktor hakkında söyledikleri doğru olamaz. Burada başkalarını kurtarırken öldü. | Open Subtitles | ما يقولونه عنه ليس صحيحاً لقد مات و هو ينقذ حياتنا |
Gözünü kırpmadan alevlerin ortasına atlayıp o çocuğu kurtarırken onu seyrettin mi? | Open Subtitles | هل كنت تراقبه عنما قام بهذه القفزة لإنقاذ الطفلة ؟ |
Mirageman, ulusal kahramanımız altı yaşındaki bir kızı kurtarırken hayatını kaybetti. | Open Subtitles | الرجل السراب بطلنا الوطني أعطى حياته ثمنا لإنقاذ طفلة في السادسة من العمر |
Onun talihsizliğine, Kütüphaneciyi kurtarırken öldü. | Open Subtitles | كان مُقدّراً لها أن تموت بإنقاذ "أمين المكتبة". |
O zaman bir itfaiyeci senin hayatını kurtarırken vefat etmişti. | Open Subtitles | حينها، فقد رجل إطفاء حياته بعد إنقاذك |
Benim hayatımı kurtarırken bacağından yaralanmıştı. | Open Subtitles | لقد آذى قدمه عندما حاول ... أن ينقذني منذ زمن بعيد ... |
Autobotlar dünyayı kurtarırken ben burada ciltleme yapıyorum. | Open Subtitles | الأوتوبوتس ينقذون العالم و أنا أقوم بهذا العمل |
Öngörümde kendimi seni kurtarırken görmüştüm. | Open Subtitles | في لمحتي المستقبلية... . رأيتُ نفسي أنقذكِ |
- Maggie'yle Sasha burayı kurtarırken oturduğun yerde kalarak büyük cesaret örneği gösterdin cidden. | Open Subtitles | كنت عظيم الجسارة بمكوثك هنا بينما (ماغي) و(ساشا) تنقذان هذه المستعمرة. |
Bölge savcısı bugünkü davanın tanığı olarak bir seneden kısa bir süre önce iki Schenectady vatandaşını motosikletli hırsızın elinden kurtarırken vurulan kahraman polis Avery Cross'u duyurdu. | Open Subtitles | و النائب العام أعلن اليوم بأن هنالك* *شاهداً في هذه القضية الشرطي البطل (أفري كروس)، الذي قبل أقل* *من عام أصيب أثناء تأديت واجبه بينما كان يحاول إنقاذ رهينتين* *من قبل لص صاحب الدراجة النارية |
Siz polisin hayatını kurtarırken buradaydım. | Open Subtitles | كنتُ هنا البارحة عندما أنقذت حياة تلك الشرطيّة. |
Siz çocuklar dünyayı kurtarırken onunkini yıktınız. | Open Subtitles | و بينما كنتم بالخارج تنقذون العالم إنها نوعاً ما دمرت عالمه |
Kızını kurtarırken, kendini öldüreceksin. | Open Subtitles | ستسبب في مقتلك في سبيل إنقاذ أبنتك |