Sana söylemiştim. kusan birinin etrafında olursam kusarım. | Open Subtitles | حاولت اخبارك انني لا استطيع البقاء بجانب شخص يتقيأ والا سابدأ بالتقيئ |
Mütemadiyen kusan bir adamı mı örnek alıyorsun kendine? | Open Subtitles | هل اخترت لحياتك نموذج سلوك لرجل يتقيأ باستمرار؟ |
Bunları ayağıma kusan çocuk verdi. - Bunları ne yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | من الطفل الذي تقيأ على حذائى ماذا ستفعل معهم؟ |
Geçen maçta kusan o değildi, değil mi? | Open Subtitles | ليس الشخص الذي تقيأ في آخر المباراة ، صحيح؟ |
Havuzda üzerime kusan kız tüm baskıyı kaldırdı. | Open Subtitles | الفتاة التي تقيأت في المسبح أزالت بعض الإهتمام عني |
Akvaryum dolusu balık kusan o şeye söylersin. | Open Subtitles | قل هذا لذلك الشئ الذي تقيئ حوض سمك للتوّ |
...kusarken burada da ailelerini beslemek için kuşları kusan yerlileri görüyoruz. | Open Subtitles | هنا نرى اعضاء القبيلة يتقيئون الطيور التي أكلوها ليطعموا عائلاتهم |
Hız trenlerinde kusan insanlar. | Open Subtitles | شخص يتيقأ في قطار الموت. |
İki kundakçılık kurbanı, 35 yaşında kalp krizi ve seri halde kusan 3 yaşında bir bebek; daha saat 5 olmadı bile. | Open Subtitles | ضحيتين في حريق و شخص بعمر 34 عاما جلطه قلبية وقيء طفل ذو 3 سنين |
Hayır, balodan beri beraber değiliz. Bir kere o kadar uzun ve çok kusan birini görünce... | Open Subtitles | اعتقد أن بمجرد مشاهدتك لشخص يتقيأ بهذا القدر لهذه الفترة.. |
Evet, hastalanmıştın. Bu kadar çok kusan bebek hayatımda görmemiştim. | Open Subtitles | لا, انت قد مرضت لم اكن اعرف ان الطفل يمكنه ان يتقيأ كثيراً |
Merdivenlerinize kusan bir mesteklaşıma yardım ediyordum. | Open Subtitles | زميلي كان يتقيأ عند المدخل فساعدته قليلاً. |
Öyle, annemin üzerine kusan birisini görmemiştim, havalı geldi bana. | Open Subtitles | ,نعم، لم أرى شخص يتقيأ على أمي . كان الأمر رائع |
O da kusan bir hastaya geri çıkarsın diye bir hap vermez herhalde. | Open Subtitles | هو لن يعطي مريضا يتقيأ حبوبا حتى يتقيأها مباشره |
Takip ettiğin... Üzerine kusan mı? | Open Subtitles | .الديناصور الذي كنت تُطارده بنفسكَ الذي تقيأ عليكَ؟ |
Benim uçağımda kariyerlerinin üstüne kusan askerler bunlar mı? | Open Subtitles | يا إلهي أهؤلاء هما الغشاشان اللذان تقيأ وظيفتهم على طائرتي اللعينة؟ |
Ama yerlere kusan olursa 200$ alırım. | Open Subtitles | لكن أذا تقيأ أحدكم على الأرض سيكون الحساب 200 دولار |
kusan kavalye, Terry. | Open Subtitles | وهذا هو سبون و الذي تقيأ هو تيري |
Bir kaç hafta önce üstüne kusan adamı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكرين ذلك الرجل الذي تقيأ عليك منذ أسبوعين؟ (ميتشل ناش)؟ |
Son çıktığımızda arabanın içine kusan sarışın Sherry'mi? | Open Subtitles | أوه تقصدين (شيري) التي تقيأت في السيارة في آخر مرة رافقتنا فيها ؟ |
O kusan adam, elinden geleni yapıp sen serserinin tekiyle salya sümük öpüşürken ailene sahip çıktı. | Open Subtitles | . والذي تقيئ من مشاهدتك وسوائلك .. ذلك المتقيئ .. تقدم وأعتنى بعائلتك |
Banyoda küvete sıkışan çalışırken masanın altına kusan toplantılarda istemeden gaz kaçıran hamile kadınların gerçek hikayeleri. | Open Subtitles | عن الحمل إنه قصص حقيقية عن النساء الحامل الذين ينحشرون في الحمامات أو يتقيئون تحت مكاتبهم في العمل ويوقفون الأجتماعات بالخطأ |
Bu ayrıca kusan kişinin de işin içinde olduğunu kanıtlar. | Open Subtitles | وأيضاً يؤكد بأن المتقيء كان في حادثة إطلاق دار المحكمة |