Ona Kaptan Crunch deniyordu çünkü farketmişti ki bu küçük düdük Cap'n Crunch corn flakes kutularından çıkıyor ve ATT uzun mesafe ekipmanları ile aynı tonda ses çıkarıyor. | Open Subtitles | هذا الشخص كان يسمى كابتن كرنش لأنه اكتشف هذه الصافرة الصغيرة التي تجدها في علب حبوب كابتن كرنش |
Organize edeceğim partinin sonunda bu sefer senin boş bira kutularından oluşan bir duvarın arkasında hapis kalmanı istemiyorum. | Open Subtitles | ذلك لا ينتهي بك في السجن خلف حائط من علب البيرة الفارغة |
Ayrıca sigara kutularından küçük figürler yapmış ki nefret de etsem şirin olduklarını söylemeliyim. | Open Subtitles | و لقد قام بصنع أشكال بطريقة أوريغامي من علب السجائر و التي أكره ان أقول ذلك لكنها ظريفة |
Para dolu ayakkabı kutularından bir konteynır dolusu var, birinci sınıf malzeme satarlar - duyarlı biri mutlaka dahil olmalı. | Open Subtitles | انهم لديهم وعاء ملىء بالنقود فى صناديق الأحذية انهم يبيعون أجود أنواع المخدرات لابد أن يكون من بينهم شخص ماهر |
İddiaya girerim ki sizde o gay posta kutularından da vardır. | Open Subtitles | أراهن أنك ستجد أحد صناديق البريد الشاذة هنا |
Umarım ineğe benzeyen o posta kutularından yoktur. | Open Subtitles | آمل فقط أنه لا يملك واحدة من.. علب البريد التي تشبه البقرة. |
Ama umarım ineğe benzeyen o posta kutularından vardır. | Open Subtitles | آملحقاأن يكونلدي واحدةمن علب البريد التي تشبه البقرة |
Ya orada kola kutularından ve plastik şişelerden daha fazla bir şey varsa? | Open Subtitles | ماذا لو كان الأمر أكثر من علب الصودا والزجاجات البلاستيكيه الموجوده هناك؟ |
Senden boya kutularından birini alıp açmanı istiyorum. Boya kutusunu aç, tamam mı? | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي إحدى علب الطلاء وأريدكِ أن تفتحيها, حسناً؟ |
Ukala tiplerin iz sürmek için konserve kutularından yaptığı kontrol noktaları. | Open Subtitles | و المدربين يسحقون علب الجليد الطبيعي من إخوة فرات |
Şu teneke portakal suyu kutularından. | Open Subtitles | أحد أغلفة علب العصير التي تصدر صوتاً عند فتحها. |
Bir çoğunuz şunu merak edebilir, neden birisi böyle bir hayatı tercih etsin ki, böyle eşit olmayan yasalar altında, çöp kutularından yemek yiyerek, köprü altlarında uyuyarak, sezonluk işlerde orada burada çalışşın. | TED | أغلبكم قد يتسائل لما أي شخص قد يختار حياة كهذه، بالبقاء تحت ضغط قوانين التمييز، الأكل من علب النفايات، النوم تحت الجسور، الحصول على أعمال موسمية هنا وهناك. |
Ve tek gördüğüm bira kutularından yapılan şapkasının altından bakan boş gözler. | Open Subtitles | كل ما أراه هو الموت يحدق بي "تحت قبعة مصنوعة من علب "ميلر كانز |
Sophie'nin eski kutularından birinde buldum... ve onun anısına demleyeyim hoş olur diye düşündüm. | Open Subtitles | لست متأكّدا. وجدت هذا في أحد علب صوفي القديمة... واعتقدت انه من الجيد ان اعمله لذكراها |
Sis bombası soda kutularından yapılmıştı. | Open Subtitles | قنابل الدخان صنعت من علب الصودا |
Bunları, depolardan ya da çöp kutularından çaldın. | Open Subtitles | وأي شيء آخر يمكن أن تسرق بعض من الغرف الأسهم أو صناديق القمامة. |
İlk okuldayken çöp kutularından eşya toplardım. | Open Subtitles | عندما كنت في الإعداديّة، قضيتُ كلّ وقتي أُنقب في صناديق القمامة |
Kahvaltıda gevrek kutularından kale yapmasına izin verin. | Open Subtitles | لقد انتهى دعه يصنع حصن بـ صناديق الحبوب في الأفطار |
Miklos Kardeşler'den, bu sigara kutularından 2 düzine alabilirim. | Open Subtitles | يمكننى شراء دستتين من صناديق هذه السجائر من أخوان " ميكلوس" |
Şu Ochi Tchornya kutularından bir tane almak istiyorum ama Kralik çalışan tek kutuyu sizin aldığınızı söyledi. | Open Subtitles | أريد شراء واحد من صناديق " أوتشا تشورنيا" و لكن السيد " كراليك " يقول أنك قد أخذت الوحيد الذى يعمل حقاً |
Süt kutularından saksı yapmaya başladığımda... | Open Subtitles | عندما أصنع صناديق من الزهور بعلب الحليب |