| Bir telefonumla, kapınıza kutular dolusu sakız getirirler. | Open Subtitles | أجري مكالمة واحدة، وتصلني صناديق من العلكة إلى منزلي |
| Bir telefonumla, kapınıza kutular dolusu sakız getirirler. | Open Subtitles | أجري مكالمة واحدة، وتصلني صناديق من العلكة إلى منزلي |
| kutular dolusu kanıtımız ve ağır ihmalinize şahitlik edecek görgü tanıklarımız var. | Open Subtitles | لدينا صناديق من الادلة وشهود عيان يمكنهم الشهادة على الاهمال الواضح |
| Önemli yazarların içten kitaplarını sever ve arkadaşlarına kutular dolusu kitap gönderirdi. | Open Subtitles | هو كان يحب الرسامين الذين يرسمون البشر كالصناديق |
| Önemli yazarların içten kitaplarını sever ve arkadaşlarına kutular dolusu kitap gönderirdi. | Open Subtitles | هو كان يحب الرسامين الذين يرسمون البشر كالصناديق |
| Ofisini temizlediklerinde... eşine vermeye asla fırsat bulamadığı... kutular dolusu mavi şapka buldular. | Open Subtitles | عندما كانوا ينظفوا مكتبه... عثروا علي صناديق من القبعات الزرقاء... ... |
| Delil istiyorsanız, nerde sakladıklarını biliyorum.Abimin dediğine göre Doğal Manzara Yolu'nda bir evde kutular dolusu varmış. | Open Subtitles | إذا كنتِ تبحثين عن الأدلة أعلم أين يقومون بتخبئتها ، وفقا لما يقوله أخي أنّ هنالك صناديق من الأدلة في منزل في سينيك فيو درايف |
| Delil istiyorsanız, nerde sakladıklarını biliyorum.Abimin dediğine göre Doğal Manzara Yolu'nda bir evde kutular dolusu varmış. | Open Subtitles | إذا كنتِ تبحثين عن الأدلة أعلم أين يقومون بتخبئتها ، وفقا لما يقوله أخي أنّ هنالك صناديق من الأدلة في منزل في سينيك فيو درايف |
| Söylediğim her şeyin kutular dolusu kanıtı var. | Open Subtitles | لدينا صناديق من الأدلة لكل شيء أقوله |
| Dışarıda kutular dolusu kitapla genç bir adam var. | Open Subtitles | شاب في الخارج مع صناديق من الكتب |
| kutular dolusu kayıtları var. | Open Subtitles | لديه صناديق من السجلات. |