Ama senin bunu yapma lüksün yok çünkü yeni bir işin var. | Open Subtitles | ..لكنك على أي حال ليس لديك الترف لأنه لديك عمل جديد |
Eşyalar lüksün ve romantizmin bir hikâyesini anlatıyor. | Open Subtitles | اشياءٌ تروي حكايةً من الترف والرومانسية |
Sanırım o kadar lüksün var. | Open Subtitles | حسن ، أظن أن لديك هذا الترف |
Arabanın ve kızların getirdiği lüksün keyfini sürüyor olacağım. | Open Subtitles | سأستمتع فقط برفاهية السيارة والفتيات |
Tedbirli davranma lüksün olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا اعتقد انك تتمتع برفاهية الحرص |
Gerçek şu ki lüksün çok farklı türleri var. Göreceli lüks de var, zengin olmayan insanlar için. | TED | والحقيقة هي أن هناك أنواع مختلفة جداً من الرفاهية. وهناك الرفاهية التي هي نسبية ، للناس الذين لا يملكون الكثير. |
Tüm günü lüksün kucağında oturarak geçirebilirim ama işe dönmem en iyisi olacak. | Open Subtitles | حسناً ، يُمكنني الإستمرار في التحدث عن وسائل الرفاهية طوال اليوم لكن من الأفضل أن أعود إلى العمل |
Bugün güzelliğin ve lüksün huzurunu yaşamamı istedi. | Open Subtitles | أرادَني أَنْ يَكُونَ عِنْدي يوم مِنْ الجمالِ والصفاء بشكل فاخر |
- Böyle bir lüksün yok Abigail. | Open Subtitles | أنت لا تتمتعين بهذا الترف يا (أبيغيل). |
Yeniden doğmak gibi bir lüksün yok Joanna. | Open Subtitles | ليس لديك الترف ليتمّ بعثكِ ، يا (جوانا) |
Bu arada lüksün kucağında... | Open Subtitles | بنفس الوقت في حضن الرفاهية |
O lüksün yok. | Open Subtitles | لا تملكين هذه الرفاهية |
Bugün güzelliğin ve lüksün huzurunu yaşamamı istedi. | Open Subtitles | أرادَني أَنْ يَكُونَ عِنْدي يوم مِنْ الجمالِ والصفاء بشكل فاخر |