"lapointe" - Translation from Turkish to Arabic

    • لابوينت
        
    • ابونت
        
    İçeri girip, savcı Lapointe'ye Mark Vector ile ilgili konuşmak için Polis Memuru Farber'ın geldiğini söyler misiniz? Open Subtitles هل تمانعين الذهاب إلى الداخل (وتخبري المدّعي العام (لابوينت أنّ الضابط (فاربر) بالخارج ليتحدّث معه عن (مارك فيكتور)؟
    - Fotoğraftaki adam Rene Lapointe Fransız diplomat ve şu anki BM'nin mültecilerden sorumlu Yüksek Komiseri. Open Subtitles -الرجل في الصورة هُو (رينيه لابوينت )، دبلوماسي فرنسي ويعمل حاليا مندوب الأمم المتحدة السامي للاجئين.
    GPS takip cihazını Lapointe'in limuzinine yerleştirdi. Open Subtitles لقد وضعت جهاز تحديد المواقع على ليموزين (لابوينت).
    Bay Lapointe tembel, hatta yozlaşmış olabilir ama zaten bütün o gücü iyi adam olarak elde edemezsiniz. Open Subtitles السيّد (لابوينت) قد يكون كسولا، وقد يكون فاسدا أيضا، لكنّك لا تحصل على كلّ تلك السُلطة عن طريق كونك رجلا لطيفا.
    Lapointe'ın Çin teması birleşik devletler içinde bu adamla. Open Subtitles و ابونت اتصال الصينية هنا هذا الرجل هو . فرانكي هان .
    BM Yüksek Komiseri Lapointe için de çalışıyor olabilirler. Open Subtitles يُمكن أنّهم يعملون أيضا لحساب المندوب السامي للأمم المُتحدة (لابوينت).
    Omar'ı Amerika'ya sokmak istiyorum diye Lapointe neden beni öldürmek istesin ki? Open Subtitles لمَ سيُريد (لابوينت) قتلي لمُحاولتي المُساعدة على إدخال (عمر) للولايات؟
    Ve orijinali de Lapointe'in ofisinde. Open Subtitles والخطاب الأصلي موجود في مكتب (لابوينت) يجب أن أحصل عليه
    Yozlaşmış Fransız dostun Lapointe hakkında Maria Martinez'i öldürmeye teşebbüsten yakalama emri çıkarttık. Open Subtitles لقد أصدرنا بالفعل مذكرة للقبض على رفيقك الفرنسي الفاسد (لابوينت) بتهمة محاولة قتل (ماريا مارتينيز)
    Lapointe Omar'ın ilticasını Irak Hükümeti'nden geldiğini iddia ettiği sahte bir mektuba dayanarak reddetti. Open Subtitles (لابوينت) رفض حق اللجوء السياسي لـ(عمر) بناء على خطاب مزور من الحكومة العراقية
    O mektup Lapointe'in ofisinde. Onu almam gerek. Open Subtitles ذلك الخطاب في مكتب (لابوينت) وأنا في حاجة إلى الوصول إليه
    Davis Lapointe'le birlikte Omar'ı öldürmek için komplo kurdu. Open Subtitles (ديفيس) تآمر مع (لابوينت) ليتسبب في مقتل (عمر)
    Seni Lapointe'in ofisine kadar götürürüm. Open Subtitles سآخذكِ عند مكتب (لابوينت) لكن الباقي يقع على عاتقك
    NYPD, onu Lapointe cinayetinden dolayı tutukladı. Open Subtitles (مديرية شرطة نيويورك) اعتقلته بتهمة قتل (لابوينت)
    - Lapointe, ayağı al! - Başüstüne çavuş! Open Subtitles لابوينت)، أحضر الحامل) - نعم، سيدي -
    Ve daha da kötüsü, sanırım Lapointe'in ofisine gidiyor. Open Subtitles والأسوأ أنها متوجهة إلى مكتب (لابوينت)
    Lapointe'i kimseye anlattın mı? Open Subtitles هل أخبرتِ أي أحد بخصوص (لابوينت
    Affedersiniz Bay Lapointe. Open Subtitles المعذرة يا سيد (لابوينت)
    Ölü adamımız nasıl, Lapointe, gömelim mi? Open Subtitles و كما ابونت يدخل القصة؟
    Belki de Lapointe'yi araştırıyordum? Open Subtitles ربما كان التحقيق ابونت ؟
    Abby ve ben Lapointe'e bakacağız. Open Subtitles آبي و أدرس ابونت .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more