Evet ve sonra birlikte lezzet odasında peynir yiyeceğiz. | Open Subtitles | نعم. ومن ثم نتناول الجبنة معاً في قاعة التذوق |
lezzet önemsiz bir hal aldı, tat tamamen görmezden gelindi insanın ruhani zihni için bu ölüm yemeği kurtarıcı haline geldi. | Open Subtitles | أصبح نكهة عرضية , طعم تجاهلها تماما, للعقل الإنسان الروحية أصبح المنقذ في هذه الوجبة من الموت. |
Her fırıncının, her aşçılık öğrencisinin, her aşçının gayesi lezzet sunmaktır. | TED | والتحدي لكل خباز او طاه .. او متعلم في مدرسة طبخ هو ان يضيف النكهة |
Bu sadece bir lezzet patlaması yaratır, ve böylece içecek bütün ağzını kaplar. | Open Subtitles | فهذه الطريقة تقوي الطعم وتجعله كما لو أنه يتفجر في فمك |
Bu nefis lezzet... Sanki cennetin havasını soluyorum. | Open Subtitles | "إنّه مذاق فريد، أشعر وكأنّي أتنفّس نسيم الجنّة" |
Tüketicilere ete kıyasla maliyeti aynı veya daha az olacak, aynı lezzeti veya daha iyi lezzet vermeyecek farklı bir alternatif sunmadığımız sürece insanlar et tüketimine devam edecek. | TED | ولكننا لن نقم بتقليل إستهلاك اللحوم حتى نمنح المستهلكين بدائل وبذات التكلفة أو أقل، وبذات المذاق أو أفضل. |
Markette öpüşmek, lezzet Günü kavramına yeni bir boyut açtı. | Open Subtitles | التقبيل في المحل يعطي معنى جديد إلى ذوق اليوم |
lezzet senfonisinin duyulmasını engelleyebilir. | Open Subtitles | غنها تقف في طريق السماع إلى سيمفونية التذوق |
lezzet testi, genetik değişiklik, en olağanüstü doku ve lezzeti yakalamak için. | Open Subtitles | فحص التذوق ,التعديل الوراثي لتقديم أكثر تركيبة إستثنائية ونكهة أصلية. |
Dondurmalı sandviç lezzet testi! | Open Subtitles | أوه اختبار التذوق لايس كريم الساندويتش |
Şaraptan anlayanlar mantarı koklayarak doğru lezzet mi, anlayabilirler. | Open Subtitles | تعرفين ، الأشخاص الخبراء بالنبيذ يستطيعون إخبارك إن كانت نكهة النبيذ جيدة من خلال شم سُدَادة الفلين |
Charlie, lezzet dolu bir hayat geçir! - N'apıyorsun yahu? | Open Subtitles | مهلا ، تشارلي ، قد حياتك تكون مليئة نكهة. |
Ben buna lezzet kuralı diyorum. | TED | انا اقول دوما .. النكهة هي الحكم في كل شيء |
Sonra üçüncü aşama olan mayalanmaya geçiyoruz, lezzet asıl burada oluşuyor. | TED | ومن ثم ننتقل الى التخمير .. وهي المرحلة الثالثة وهي المرحلة التي تتطور فيها النكهة |
Biliyorum kulağa tuhaf geliyor ama lezzet, sağlığın için ödemen gereken ufak bir bedel. | Open Subtitles | أعلم أن هذا يبدو مزيجاً عجيباً بالنسبة لك، ولكن الطعم هو مجرد ثمن زهيد تدفعه مقابل الصحة الجيدة. |
Koktivor'un Fırsatı, çünkü hepimiz son iki milyon yıl boyunca lezzet ve ödül içim kendimizi ödüllendirmek ve tatmin etmek için oldukça sofistike yöntemlerle yemek pişirmeyi öğrendik. | TED | بل لدينا فرصة آكل الطعام المطبوخ لأننا تعلمنا عبر المليوني سنة السابقة كيف ان الطعم والفائدة كان محوريا بالنسبة للطبخ ولارضاء انفسنا وللشعور بالشبع |
Yeni bir ay yeni bir lezzet, değil mi? | Open Subtitles | شهر جديد ، مذاق جديد ، أليس كذلك ؟ |
Suda lezzet, havada kokunun dengidir. | Open Subtitles | طعم في الماءِ، مكافئُ الرائحةِ في الهواءِ. |
Büyük beyinle nasıl konuşacağımızı öğrendik -- lezzet ve ödüller yardımı ile, biliyorsunuz. | TED | لقد تعلمنا كيف يتم التواصل مع الدماغ الرئيسي عن طريق المذاق والفائدة |
Özenle elde edilmiş bir lezzet. | Open Subtitles | إنه ذوق مكتسب قليلا. |
Boston'un en kanlı sürtükleriyle ufak bir lezzet şöleni. | Open Subtitles | مجرد وليمة صغيرة من أطيب عاهرات بوسطن دماً. |
Bu çok aptalca ben lezzet testi yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | هذا سخيف لا أريد اختبار التذوّق |
HC: lezzet dönüşümünden bahsedelim, ve biraz gerçekten harika şeyler yapalım. | TED | هومارو كانتو : دعونا نتحدث عن تغير النكهات و تحويلها ودعونا حقاً نصنع اموراً مميزة |
İşleri her ay üç yeni lezzet keşfetmek olan dondurmacı bilim adamları tutuyorlar. | Open Subtitles | لديهم علماء مثلجات يحاولون اختراع ثلاث نكهات جديدة في كل شهر |
Ben yalnızca lezzet hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | انا فقط احاول ان اكتشف رايكم بالمذاق. |
Keskinleştiriyor lezzet katıyordu. | Open Subtitles | سوف يشحذه ويبقيه متشوق |