Memnuniyetsizliği yalnız beyaz adamdan değil, ... burada oturup siyah adam'ın sözcüsüymüş gibi konuşan, Tom Amca kılıklı, Zenci liderlerden de! | Open Subtitles | ليس فقط من البيض, ولكن أيضا ً .. من القادة الزنوج الموالين لهم الذين يحاولون أن .. يتكلموا |
Memnuniyetsizliği yalnız beyaz adamdan değil burada oturup siyah adam'ın sözcüsüymüş gibi konuşan, Tom Amca kılıklı, Zenci liderlerden de! | Open Subtitles | ليس فقط من البيض, ولكن أيضا ً .. من القادة الزنوج الموالين لهم الذين يحاولون أن .. يتكلموا |
Politik liderlerden istediklerini alamıyorlar bu yüzden ben de bu rolü oynamayı kabul ettim. | Open Subtitles | ولم يحصلوا على ذلك الإلهام من القادة السياسين الحاليين، لذلك وافقت على لعب دور مصدر الإلهام |
Ebeveynler Laik ve dini liderlerden, | Open Subtitles | الأهل في حاجة ماسة للأجوبة , من الزعماء العلمانيين والدينيين |
Komisyon uyuşturucu konusuna daha insancıl ve etkili yaklaşımlar belirlemek üzere bir araya gelen küresel liderlerden oluşan bir gruptur. | TED | اللجنة هي مجموعة رفيعة المستوى من قادة عالميين يعملون مع بعضهم لتحديد مفاهيم إنسانية أكثر ومقاربات فعالة تتعلق بقضية المخدرات. |
Gördüğümüz üzere yangına körükle giden liderlerden biri işte. | Open Subtitles | كل ما نعلمه، يمكن أن يكونوا القادة يشعلون النيران مع مواطنيهم. |
gerçekten risk alırlar. Ayrıca liderlerden biri en etkili gelişmenin, yeni fikrinizin naif, düşüncesiz ya da tamamen aptalca olduğunu söyleyen insanlara karşı duygusal bir dayanıklılık geliştirebildiğiniz zaman mümkün olduğunu benimle paylaşmıştı. | TED | أخبرني أحد القادة أن التطور الأكثر تأثيرا يتحقق عندما تكون قادرا على تنمية قدرة التحمل العاطفية التي تمكنك من الصمود أمام الناس الذين يخبرونك بكون فكرتك الجديدة ساذجة أو متهورة أو فقط غبية لا غير. |
liderlerden bir tanesinin eşi bana: "Üzgünüm biraz başı ağrıyor, sanırım gelemeyecek." | TED | إحدى زوجات القادة قالت لي ، "عذرا، لديه بعض الصداع، وربما لا يستطيع المجيء إليكم ". |
Büyük liderlerden örnek almamız gerek. | Open Subtitles | كنت بحاجة الى ان ننظر في القادة العظام والتعلم من them- |
Bölgesel liderlerden birisi işte. | Open Subtitles | جاء من واحد من القادة الإقليميين. |
Ayaklanma sırasında liderlerden birisiydiniz ve memur Joseph Mineo'da dâhil olmak üzere bir sürü insan yaralandı. | Open Subtitles | كُنتَ منَ القادة الرئيسيين في أعمال الشغَب وقُمت بإيذاء عددٍ من الأشخاص من ضمنهِم الضابط (جوزيف مينيو) |
O üyeydi. liderlerden biri. | Open Subtitles | كانت عضوة أحدة القادة |
Bu liderlerden biri olan, kardinal Janusz Wolichek tartışmaları Vatikan'a taşımış ancak şu ana kadar, bir sonuç alamamış. | Open Subtitles | و من بين أولئك القادة الكاردينال (يانوس ويلتشيك). الذي يترأسُ المناقشاتِ في "الفاتيكان" لكن دون إجابة حتّى الآن. |
Amerika'yı, topraklarımızı ve paramızı almak isteyen yolsuz liderlerden geri almak bizim vazifemiz." | Open Subtitles | (من واجبنا أن نستعيد (أمريكا من القادة الفاسدين الذين يسعون للإستيلاء "علي أرضنا ونقودنا |
liderlerden hiçbiri görünürde yoktu. | TED | ولم يظهر أحد من القادة . |
Lucy'in kocası Josh, liderlerden birisi. | Open Subtitles | (جوش) زوج (لوسي) هوأحد القادة |
(Alkış) Şimdi, bu liderlik, Afrikalıların yüzyıllardır bildiği... ...geleneksel liderlerden dağlar kadar farklı. | TED | (تصفيق) الآن ، هذه القيادة هي بعيدة كل البعد عن الزعماء التقليديين الذين عرفتهم إفريقيا لقرون. |
Bence Martin Luther King liderlerden biri. | Open Subtitles | أظن " مارتن لوثر كينج " أحد الزعماء |
Bana göre, bu genç insanlar sadece politik seçkinlerden değil, entellektüel seçkinlerden, hatta -politik partiler de dahil- muhalif liderlerden de bilgeler. | TED | من وجھة نظري، ھؤلاء الشباب أكثر حكمة ليس من النخبة السياسية وحسب، بل من النخبة المثقفة وحتى قادة المعارضة بمن فيھم الأحزاب السياسية. |