Yalanlarımdan dolayı bebek bakıcısı bana güvenmiyor. Lumen'sa gerçeği söylememden ötürü güvenmiyor. | Open Subtitles | "جليسة الأطفال لا تثق بي بسبب الأكاذيب، و(لومن) لا تثق بي بسبب الحقيقة" |
Sorun şu ki; Lumen benim hakkımda çok şey bilirken ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | "المشكلة هي أنّ (لومن) تعرف الكثير عنّي فيما لا أعرف شيئاً عنها" |
Ama kendisine yapılanların intikamını alması için Lumen'a yardım edebilirim. | Open Subtitles | "ولكنّي أستطيع مساعدة (لومن) في الثأر لما أصابها" |
Lumen, 1923'teki açık arttırmadan geri çekildiğinde izi ortadan kayboldu. | Open Subtitles | بعد أن سُحِب التجويف من المزاد عام 1923، فُقِد أثره |
Lumen son derece değerli bir sanat eseridir. | Open Subtitles | إنَّ "شعلة الأوكسيدو" قطعةً أثريةً ثمينة |
Lumen'ın bir pasajında "Efendi'nin sessiz sesi" yazıyor. | Open Subtitles | جزء من كتاب الشعلة يشير إليه بـ "الصوت الصامت للسيد" |
Ama kendisine yapılanların intikamını alması için Lumen'a yardım edebilirim. | Open Subtitles | "ولكنّي أستطيع مساعدة (لومن) في الثأر لما أصابها" |
Lumen'ı Boyd'dan kurtaralı 1 ayı geçti ama o, olanları her gün baştan yaşamaya devam ediyor. | Open Subtitles | انقضى شهر مذ حرّرتُ"{\pos(192,210)} (لومن) من قبضة (بويد)" لكنّها لا تزال تحيا محنتها"{\pos(192,210)} كلّ يوم من جديد" |
Lumen, ben işimi yalnız görürüm. Ortağa ihtiyacım yok. | Open Subtitles | (لومن)، أقوم بما أقوم به وحيداً، لا أحتاج شريكاً |
Lumen'ın hayatının başka kısmı yok. Tek hayatı bu. | Open Subtitles | "لا جانب آخر لحياة (لومن)، هذا كلّ ما تملك" |
Tabii burası benim evim ve karım öldü. Ayrıca Lumen'ın hayatımın hangi kısmında yer aldığını hiç bilmiyorum ve her şey çok garip. | Open Subtitles | "باستثناء أنّ هذا منزلي وزوجتي ميتة، ولا أعرف أي مكان يلائم (لومن) في عالمي" |
Lumen'ın duyduğu saatse Atlantik'in dibinde sana eşlik edeceğine temin edebilirim. | Open Subtitles | "إن كانت هي الساعة التي سمعتها (لومن)، فسأحرص على أن ترافقكَ إلى قعر (الأطلسي)" |
Lumen'ı da oraya götürdüğünden emin sayılırım. | Open Subtitles | وأنا متأكّد إلى حدّ كبير{\pos(192,210)} من أنّه سيأخذ (لومن) إلى هناك |
Lumen gerçek yüzümü görmesine rağmen benden kaçmadı. | Open Subtitles | تراني (لومن) على حقيقتي{\pos(192,170)}، ولم تبتعد عنّي |
Jordan'ın emlak tapuları. Lumen bunlardan birinde olmalı. | Open Subtitles | "عقارات (جوردن) المملوكة، لا بدّ أنّ (لومن) في إحداها" |
Lumen, ona hayatını geri verdiğimi söyledi. Alışageldik rolümün tersini oynadım. | Open Subtitles | "تقول (لومن) إنّي أعدتُ إليها حياتها، وهذا عكس دوري المعتاد" |
Quinn kendi başına yapıyor. Lumen, öğle yemeği için planın var mı? | Open Subtitles | "يقوم (كوين) بهذا بمفرده"، (لومن)، ما خططكِ لتناول الغداء؟ |
100 yıl kadar önce kaybolmadan Lumen'e bir çok kişinin sahip olduğu belgelenmiş. | Open Subtitles | هناك وثائق تؤكد مرور التجويف عبر أيادي كثيرة قبل أن يختفي منذ أكثر من قرن |
Lumen'in o trendeki şeylerle birlikte yanlış bir isimle etiketlendiğine dair kati bir inanışım var. | Open Subtitles | أظن أن هناك احتمال كبير بأن التجويف وضع بتسمية مُضللة ولكنه كان على متن ذلك القطار |
Çünkü şu rehinci arkadaşın, Kadimler adına, Occido Lumen adında oldukça değerli bir kitabı ele geçirmek üzere. | Open Subtitles | لأن صديقك، المرابي.. على وشك أستحصال كتاب بالغ الأهمية لصالح القدماء، "كتاب شعلة الأوكسيدو" |
Lumen'da yazan 3.000 yıllık bir hadiseye göre: | Open Subtitles | و كتاب "الشعلة" يروي حادثة وقعت قبل نحو 3000 عاماً |
Müşterilerim Occido Lumen'i satın almak istiyor. | Open Subtitles | إنَّ عميلي يرغبُ بشراء كتاب "أوكسيدو لومين" |