dediğini hatırlıyorum. Türkiye'de şuan bütün mültecileri saydığınızda iki milyon üç yüz bin ya da buna yakın bir rakam var. | TED | ولكن تحتوي تركيا حاليا على ما يقارب 2مليون و300 ألف شخص أو شيء من هذا القبيل، إذا قمت بحساب عدد اللاجئين. |
mültecileri ormana geri sürmek için silahlı bir çete toplamaktan bile bahsediyorlar. | Open Subtitles | هناك حديثٌ حتى عن .. تجميع غوغاء مُسلحين وطرد اللاجئين إلى الغابة |
Sürgündeki diğer iki meslektaşıma katıldım ve diğer mültecileri desteklemek için bir organizasyon kurduk. | TED | انضممت إلى زملائي الآخرين في اللجوء وأسسنا مُنظمة لدعم اللاجئين الآخرين. |
Onlara uygun bir müdahalede bulunabilmek için yolculuklarının her adımında mültecileri takip edecek dört aşamalı bir psikososyal çalışma planı oluşturduk. | TED | لتزويدهم بإسعافات ملائمة، نتبع نهجًا من أربع خطوات، خطة حرب نفسية اجتماعية تواكب اللاجئين خلال كل خطوة من رحلتهم. |
Mynanmar'dan kaçan mültecileri bulmak için de. | TED | أو لإيجاد اللاجئين الهاربين من مينامار. |
En son olarak da bu üç ülke mültecileri kabul ediyor. | TED | هذه البلدان الثلاثة هي التي تستقبل اللاجئين. |
Şunu biliyorum: Eğer İngiltere 1940'larda mültecileri kabul etmeseydi, kesinlikle bugün burada olamayacaktım. | TED | أعلم هذا جيدًا: إن لم تكن بريطانيا قد سمحت بدخول اللاجئين في الأربعينيات، لما كنت هنا اليوم بالتأكيد. |
Bu programla ABD, yurt dışındaki mültecileri belirliyor, aralarından seçiyor ve onları ABD'ye getiriyor. | TED | باستخدام هذا البرنامج، تنتقي الولايات المتحدة اللاجئين من الخارج وتقوم بجلبهم. |
ABD ayrıca gözaltında tutmayı, mültecileri caydırma ve davalarını kazanmayı zorlaştırma aracı olarak kullanıyor. | TED | وتستخدم الولايات المتحدة أيضاً الحجز لمحاولة إبعاد اللاجئين وجعل فرصة كسب دعواتهم أصعب. |
Yollar, kuzeye kaçan mültecileri taşıyor. | Open Subtitles | الطرق مزدحمة بسبب اللاجئين الهاربين للشمال |
mültecileri kurtar, yıldızı al. | Open Subtitles | أنقذْ بَعْض اللاجئين. إحصلْ على تلك الترقية. |
mültecileri kurtar, yıldızı al. | Open Subtitles | أنقذْ بَعْض اللاجئين. إحصلْ على تلك الترقية. |
Neden fırının altındaki Vietnamlı mültecileri düşünmüyor sun? | Open Subtitles | لما لا تشاهد اللاجئين الفيتناميين الذين يعملوا في المخبز ؟ |
Bütün herkes, mültecileri almak için hazırlanın. Gemiyi maksimum kapasite arttırımı için düzenleyin. | Open Subtitles | كل العمَّال, استعدوا لإستقبال اللاجئين جهِّزوا السفينة لإستيعاب أقصى حمولة |
Nasyonalistler Hristiyan haklarını savunuyorlar onlar da mültecileri açıkça tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | الحزب الوطني يدعم ميليشيات من اليمين المسيحي، الذين يتخذون التهديدات الصريحة ضد اللاجئين |
Onu ve diğer mültecileri tekneden indirip o garaja kilitledikten sonra, diyor. | Open Subtitles | عندما احتجزها مع اللاجئين الآخرين بعد ان أنزلهم من القارب |
Söylediklerine göre, Nanking'deki mültecileri koruma yönündeki çalışmalarım sebebiyle böyle bir karar almışlar. | Open Subtitles | يتكلمون عن نشاطاتي "لحماية اللاجئين في "نانكينج ويجب أن تتوقف وأعود في الحال |
mültecileri güvenli bölgenin dışına sürün ve sınırı tekrar oluşturun. | Open Subtitles | يجب إبعاد اللاجئين من المنطقة الآمنة وإعادة النظام |
Üzgünüm, beyler, ama burada turizmle geçiniyoruz... ve turistler yolculuklarında eğlenirlerken, yarı ölü mültecileri görmekten hoşlanmıyorlar. | Open Subtitles | عذراً، يا رجال ولكننا نعيش على السياحة أيضاً والسياح لا يحبون رؤية هؤلاء المهاجرين النصف ميتين |
Belli ki Beaufort'un tahıllarını çalmak için bir fırsat gördü, ...ve mültecileri suçladı. | Open Subtitles | من الواضح انه رأى فرصه لينطم سرقه ويلقي اللوم على الاجئين |
Arthur'u teslim etmemizi ve mültecileri burada bırakmamızı öneriyorlar. | Open Subtitles | يقترح وبالحاح الانقلاب على أرثر ... ...و يترك هؤلاء اللّاجئين بالخارج هنا في الغابة . |